
Ulaş Girgin
Bazıları mutlu bir hayat için sakin ve dingin kalabilmenin şart olduğunu savunur. Diğer yandan birçok insan da kişiye bu sakinlik halinin uyuşukluk ve tembellik getireceğini ve başarıdan uzaklaştıracağını düşünmektedir.
Romalı filazof Marcus Aurelius, “Hayat size ne getirirse getirsin, sakin ve dingin kalın” tavsiyesini vermektedir. Fakat günümüzde dinginlik Roma dönemi düşünürlerinin yaşamında olduğu kadar kolay değildir. Hızla akan hayatın içinde yetişilmesi gereken işler toplum tarafından kurulan baskılar ve değer yargıları, yaşadığımız dönemde bu dingin olma isteğinin önüne set çekmiş haldedir.
Sakin kalmanın yaşadığımız dünya düzeninde Roma dönemindeki gibi kolay ulaşılabilir olmadığı bir gerçek. Fakat bu sakinliği hayatın içine küçük noktalardan yedirmek de bir tembelliğin aksine farkındalık ve problemler karşısında daha doğru düşünme becerisi sağlayacaktır. Sürekli koşuşturma içinde olan rahatsız ve sıkıntılı bir zihin mantıklı ve rasyonel kararlar vermek noktasında tökezleyecektir. Önemli noktalarda doğru kararlar verebilmek için sakin bir zihin yapısına dönebileceğimiz zamanlar yaratmamız gerekmektedir.
Yaşam rutininin hızlı temposunda sakin kalmak tabii ki kolay değil. Fakat gün içindeki bazı zamanları doğru değerlendirmek bu konuda biraz yardımcı olabilir. Sabah saatlerinde uyanık olan kişiler karar vermek ve doğru adımlar atma konusunda çok daha iyi olacaktır. Beyninizin en aktif olduğu saatler sabah 09.00 ile 11.30 arasıdır. Yüksek kortizon nedeniyle sabahları dikkat seviyesi ve stresle baş etme becerisi daha yüksek olacaktır. Bu nedenle geç uyanan kişiler için daha erken uyanmak hayatın hızlı akışı içinde duraklayıp kendilerini dinleyebilecekleri bir zaman dilimi olarak bir seçenek oluşturmaktadır.
Diğer yandan sabah erken saatlerde bedensel veya zihinsel etkinliklerde bulunmak yani kısacası çalışmak durumda kalan kişiler için başka çözümler düşünülmelidir. Güne başlama zamanı gibi günü bitirme zamanları da kişide yorgunluk olsa da dinginleşmeye uygun olacak zamanlardandır. İş sonrası temiz havada nereye gittiği belli olmayan hedefsiz bir akşam yürüyüşü kişiyi içinde bulunduğu hengameden uzaklaştıracak ve hayata biraz daha dışardan bakmayı kolaylaştıracaktır. Fransız şair ve yazar Andre Breton, “Yürüyüş çoğu zaman insanın kendi içinde yoğunlaşmasını sağlayan bir dönemeçtir.” Diyerek yürüyüşün bir düşünüş olduğunu ifade etmektedir.
Tabii ki sakinlik hali kişinin kontrolünde olmalıdır. Dingin olmak insanın hayatı için önemli olacak gelişmelere tepkisiz kalması değil doğru düşünüp kendisi için en faydalı olacak şekilde hareket etmesidir. Gün içinde kısa anlarda sadece kısa bir süre nefes almaya odaklanmak 1 dakika düşünmemek ve akış içinde olmak paniği engelleyecek, uzun vadede etkili olacaktır. Ayrıca dinginlik eylemsizlik halinden gelmek zorunda değildir. Müzik, bahçe, çizim, örgü, yazı gibi birçok hobi ile transa benzer bir dinginlik hali yaşamak mümkündür. Mitsuhashi’nin öne sürdüğü gibi, kendimizi doğaya veya herhangi bir aktiviteye kaptırmak, odağımızı geliştirmekte ve huzur bulmayı sağlamaktadır.