
Duygularıyla hareket eden insanlar özellikle ilişkiler konusunda ne istediğini her zaman bilir. Hislerini dinlerler ve duygularını önemserler. Bu özellikleri ile iletişim kurarken bazı davranışlardan kaçınırlar.
SAVUNMASIZ DEĞİLLER
Duygusal olan insanlar, savunmasızlığın derin ve anlamlı bağlantılar kurmanın önemli bir parçası olduğunu anlarlar. Bu insanlar, kendilerini reddedilmeye veya incinmeye maruz bırakmak anlamına gelse bile, duygusal riskler almaya ve düşünceleri ve duyguları konusunda açık olmaya isteklidirler. Partnerlerinin önünde savunmasız olmaktan korkmuyorlar.
OYUN OYNAMAZLAR
İlişkilerde asla oyun oynamazlar. Manipülasyona, pasif saldırganlığa veya sahtekârlığa başvurmadan partnerleri ve diğer insanlarla dürüstçe ve doğrudan iletişim kurarlar. Başkalarıyla oyun oynayan insanlardan da uzak dururlar.
SAYGISIZ OLMAZLAR
Kendileri ve başkaları arasında işler çirkinleşse bile saygısız bir dil kullanmaktan kaçınırlar. İletişimlerinde oldukça empati kurmayı severler. Kırıcı veya aşağılayıcı bir dil kullanmaktan kaçınırlar; bunun yerine, insanları ve ortaklarını büyük bir empati ve sabırla dinlerler.
ZOR KONUŞMALARDAN KAÇINMAZ
Ne kadar zor olursa olsun, duygusal olan insanlar zor konuşmalardan çekinmezler. Çatışma ve anlaşmazlıkları sakin ve saygılı bir şekilde ele almaya isteklidirler. Sorunları sadece halının altına süpürmezler, onlarla yüzleşirler.
DUYGUSAL YAKINLIK
Duygusal olan ve duygularıyla hareket eden insanlar kalplerinin ne istediğini bilirler. Ve eğer kendilerini başka bir kişiye duygusal olarak vermeye hazırlarsa bundan emin olarak kendilerini ifade ederler. Güçlü ilişkiler kurmaya öncelik verirler. En içteki düşüncelerini ve duygularını başkalarıyla paylaşmaya isteklidirler.
DUYGUSUZ İNSANLARDAN UZAK DURURLAR
Duygusal insanlar, başkalarına duygusal olarak yatırım yapmaya hazır olmayanlardan uzak duracak kadar olgundur. Duygusal insanlar, duygusal olarak mesafeli veya istikrarsız veya sağlıksız ilişkiler düzenine sahip biri için çaba sarf etmek istemezler. İkincisinin bir ilişkide duygusal ve zihinsel ihtiyaçlarını karşılayamayacağını anlıyorlar.