Maneviyatın zirvesi Hz. Yuşa Türbesi

İstanbul Beykoz’da bulunan diğer dinler tarafından da değer gören Hz. Yuşa Türbesi konumu itibariyle ziyaretçi akınına uğramakta. Gitmesi zahmetli olsa bile, sonu maneviyatın huzuruna çıkan yolları aşmak bu zahmetlere katlanmaya değecek kadar muhteşem bir yer.

Haber Giriş Tarihi: 27.08.2022 08:00
Haber Güncellenme Tarihi: 27.08.2022 08:00
Haberyazilimi.com

Mine Cansu MAZI/ÖZEL HABER

Bütün dinler tarafından ortak bir değer olarak görünen Hz. Yuşa Türbesi muhteşem boğaz manzarası ile ziyaretçi akınına uğramakta. İstanbul Beykoz’da bulunan türbe, tepenin en yüksek noktasında bulunmakta. Tepenin bulunduğu yer gitmesi zahmetli olsa da buna değecek kadar muhteşem bir yer. Tepe boğazdan 200 metre yüksekliğe sahip ve çevresi ormanlık bir alanla çevrili. Caminin boğaza bakan kısmında bir seyir terası bulunuyor. Caminin önündeki seyir terası Sarıyer’e bakmakta. Yuşâ Camii ve Yuşa Aleyhisselam’ın Türbesi, bu tepenin zirvesinde Karadeniz’i ve Boğaz’ı aynı anda gören konumdadır

İLK BAHSEDEN EVLİYA ÇELEBİ

Yuşa Tepesi, İstanbul’un ilk yerleşim zamanlarından günümüze kadar kutsal bir yer olarak kabul edilmiş. İlk çağlarda tepede bir Zeus tapınağının bulunduğu daha sonra Bizans döneminde bu tapınağın bir kiliseye çevrildiği belirtiliyor. Zeus mabedi Lustinianos tarafından VI. yüzyılda Hagios Michael adına kiliseye çevrilmiştir. Yuşa tepesinin kutsallığı inancı İslâmî dönemde bir yatır-mezar ve bir tekke inşası ile devam etmiştir. Günümüzde Yuşa peygamberin kabri diye ziyaret edilen büyük mezar İlkçağ ’da Herakles’in mezarı olarak biliniyordu. Yuşa tepesindeki mezardan ilk bahseden kişi Evliya Çelebi’dir. Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde Yuşa tepesini ve Yuşa’yı ziyaret ettiğinden söz ederek bu tepede Yuşa’nın mezarının, bir tekkenin bulunduğunu yazar, 1673 yılı gezi anılarında İstanbul’daki Yuşa tepesine çıktığını, burada karşılaştığı bir Türk’ün kendisine Yuşa peygambere ait tekke veya manastır kabul edilen mekânın muhafazasıyla görevli olduğunu söylemektedir.

KABİR İÇİN RİVAYETLER

Beykoz’da bulunan Hz Yuşa’nın kabrini Beşiktaş’ta türbesi bulunan, Kanuni Sultan Süleyman’ın sütkardeşi Yahya Efendi’nin keşfettiği rivayet ediliyor. Tepenin en yüksek noktasında bulunan üstü açık kabrin uzunluğu 17 metre. Kabrin uzunluğunun 17 metre olmasının nedeni naaşının bulunabileceği muhtemel alanın çevrilmiş olmasından kaynaklanıyor. Yuşa peygambere izafe edilen kabrin 17 metre uzunlukta olmasına dair 3 yorum yapılmaktadır.

1. O bir peygamberdir, ona duyulan saygı ve sevgiden dolayı böyle uzun ve büyük mezar yapılmış olabilir.

2. Yeri manevi bir keşifle bulunduğu için geniş ve uzun tutulmuş olabilir.

3. Çok eski inançlarda, dağların zirvesinde yaşadığı kabul edilen devlerin başka inançla kaynaştırılması şeklinde de anlaşılabilir. Zira bu tepenin adı Dev Dağı’dır.

KURTARICI ‘YEŞU’

Başka bir rivayete göre bu tepe adını, Karadeniz’den ilk görülen en yüksek tepe olması dolayısıyla Fenikeliler tarafından ‘kurtarıcı’ anlamına gelen Yeşu ’dan almaktadır.

Yuşâ Camii bir yangın geçirmiş ve Sultan Abdülaziz döneminde, 1863 senesinde aslına uygun olarak yenilenmiştir. Dâhiliye Nezaretinin 1885-86 tarihli istatistik cetvelinde ‘Yûşa Aleyhisselam Dergâhı’ olarak zikrolunan bu alana Yuşa Tepesi adı verilmiştir.

ZİYARETÇİLERİN ODAK NOKTASI

Tarih boyunca ziyaretçileriyle bütünleşen ve hep insanların ilgi odağı olmayı sürdüren bu tepede, III. Selim Han (1789 -1808) döneminin bazı yıllarında, izdihamdan dolayı fitneye mahal olmasın düşüncesiyle mevlid okunması bile yasaklanmıştır. Kâgir duvarlı, kırma çatılı küçük bir yapı olan bu tepedeki camii yangına maruz kaldığından, Sultan Abdülaziz döneminde (1863) aynı biçimde yenilenmiştir. Yuşâ peygamber bir rivayete göre Musa peygamberle birlikte Mecmeul – Bahreyn (Boğaziçi) gelmiş ve vefat ederek bu tepeye gömülmüştür.

DÖRT BÜYÜK PEYGAMBERDEN BİRİ

Yuşa Peygamber, Yusuf (As.) neslinden olup, Hz. Musa(nın çağdaşıdır. Hz. Musa Genç Yuşâ  ile iki denizin birleştiği yere kadar yaptıkları tarihi ve gizemli yolculukları, burada Hızır (As.) ile buluşmaları Kurân-ı Kerim’de Kehf Suresinin 60 – 65. Ayetlerinde anlatılır. Bazı tefsirlerde Yuşa (As.)’ın Musa (As.)’ın vefatından sonra peygamber olarak görevlendirildiği, Hz. Musa’nın yeğeni ve yardımcısı olduğu, Hristiyan ve Yahudilerin ona Yaşu dedikleri nakledilir. Yuşâ Bêni İsrâil’e gönderilin 4 büyük peygamberden biridir.

ÜRDÜN NEHRİNİ YARAN MUCİZE

Denizciler İstanbul Boğazı’nın dört manevi bekçisi olduğuna inanır. Bunlar Üsküdar’da Aziz Mahmud Hüdayi, Beykoz’da Yûşa Hazretleri, Sarıyer’de Telli Baba ve Beşiktaş`ta Yahya Efendi`dir. Bu dört velinin kabirleri İstanbul’un her iki yakasında birbirleriyle aynı hizada.  Çeşitli tefsirlerde Yuşâ’nın Musa’nın vefatından sonra peygamber olarak görevlendirildiği nakledilir. Hz. Yuşa'nın en önemli mucizeleri arasında Ürdün nehrinin yarılması olarak bilinmektedir. Kenan topraklarını fethetmek için Ürdün'e gelen ve Ürdün nehrinden geçmek zorunda olan ordusu için Ürdün nehrini yarmıştır. Hz. Yuşa'nın bir diğer mucizesi ise melekler tarafından desteklenmesidir. Aynı zamanda Hz. Yuşa peygamber meleklerle de konuştuğu bilinmektedir. Kendi ordusu görünmez ordular olan melekler tarafından desteklenmiş olarak bilinir.