Haykıracak çok şey var!

Sesiyle müzikseverlerin gönlünde taht kuran Emre Yokuş, “Haykıracak çok şey var” diyor ve yeryüzündeki her problemin sanatla çözülebileceğinin mümkün olduğunu söylüyor.

Haber Giriş Tarihi: 23.04.2022 09:53
Haber Güncellenme Tarihi: 23.04.2022 09:53
Haberyazilimi.com

Gökçe ÇALIŞCİ

Emre yokuş, müziğe gönül vermiş bir müzik insanı… Onu sazı omzunda Türkiye’nin dört bir köşesinde görme şansına sahibiz. Ozan misali Anadolu’yu karış karış gezen sanatçı, eser üretmekten ziyade yaşayan bir sanat eserine dönüşmüş sanki. Onu tanıyanlar, “Konuşmaya başlasın, günlerce usanmadan dinleriz” diyor. Şubat 2022’de İzmir’den Bursa’ya klip çekimi için gelmiş, oldukça da ses getirmişti Gölyazı’da oluşturduğu setle. “Haykıracak çok şey var” diyor Yokuş ve yeryüzündeki her problemin sanatla çözülebileceğinin altını çiziyor. Peki, kimdir Emre Yokuş? Sorumuzun cevabı, bu samimi röportajda gizli…

Emre Yokuş kimdir?

Emre Yokuş, 19 Ocak 1991 tarihinde Diyarbakır'ın merkez ilçelerinden olan Bağlar'da dünyaya geldi. Eğitim hayatımı Diyarbakır'da tamamladım.Hobi olarak bağlama çalıp, türküler söyleyen babam Ali Yokuş sayesinde küçük yaşta müzikle tanıştık ve âşık olduğumuz sanatla iç içe büyüdük. Hiçbir şekilde müzik eğitimi almadığıma vurgu yapmak istiyorum. Babam,ben 7 yaşındayken bağlama çalmayı öğretti bana. Bağlamayı da öğrendikten sonra kendimi geliştirdim. 2009-2010 yıllarında memleketim Diyarbakır'da amatör olarak sahne almaya başladım. Hiç yılmadan çalıştım ve hayalimin peşinden koştun. 2016’da da sözü ve müziği kendime ait "Sürgün Gönlüm" adlı şarkıma ilk klibi Diyarbakır'da çektim. Türkiye'nin farklı bölgelerinde müziğimi icra etmeye başlamıştım artık ve 2016’da İzmir'e yerleştim. 2017’de yine kendi bestelediğim ve bir Halit Dervişoğlu şiiri olan "Yeşil Parkalım" şarkıma da İzmir'de klip çektik. Kendi tarzımı besleme ve bestelerimi üretme yönünde de ilerlemekte kararlıyım.Tarih Mart 2020’yi gösterdiğinde yine sözü ve müziği kendime ait olan "Sahte Aşk" adlı eserimi İzmir / Çeşme'de kliplendirerek dinleyiciye sundum. 2022 Şubat’ta da yolumuz güzel Bursa’ya düştü.‘Canın Sağolsun’ isimli şarkımıza çekilen klibin iç mekân çekimleri Trilye’de, dış mekân çekimleri ise Gölyazı'da gerçekleşti.Profesyonel müzik hayatımızı başarıyla devam ettirmekteyiz çok şükür. Şiir albümleri ve belgesellere de müzik hazırlamakta olduğumuzun bilgisini paylaşayım.Evli, mutlu ve çocuklarını çok seven bir aile babasıyım…

Klip için Bursa’yı seçmenizin özel bir nedeni var mıydı peki?

Birkaçkez Bursa'da konser yapma şansım olmuştu. Karşılaştığım sıcak ve samimi ortamın varlığı beni yineiçine çekti. Ki doğası da insanları gibi samimiydi. Özellikle Gölyazı ise hep aklımdaydı olası bir klip için. Kesinlikle ön plana çıkması gereken değerli bir bölge! 

Tarzınızı Ahmet Kaya’ya benzetenler var. Bu durumu nasıl karşılıyorsunuz?

Ahmet Kaya, benim için çok büyük bir değerdir. Tabi ki çok dinlediğim ve çok etkilendiğim bir sanatçı. Şarkılarını büyük bir zevkle seslendiririm. Hatta ailesi ile de diyaloğum vardır. Ahmet Kaya'da bariton bir ses vardı biliyorsunuz, bundan dolayı dinleyicilerimizin birçoğu sesimi benzetebiliyor. Ben çok iyi bir Ahmet Kaya dinleyicisiyim mesela ancak kolay kolay benzetemiyorum sesimi. Bir yandan öyle güzel, değerli bir efsaneye benzetilmek onur verici olsa da öte yandan taklit ettiğimi düşünenler de olabilir. Endişeye sokabiliyor bu durum beni. Belki çok dinlediğimden, çok sevdiğimden olsa gerek biraz ruhuma işlemiş de olabilir. Genellikle kendim ürettiğim için, kendi tarzımda yol almayı tercih ediyorum. Canlı performans programlarımızda her telden müzik dinletisi yapıyoruz. Sabit bir Emre Yokuş tarzı nedir diye adlandırmaya çalışırsak özgün halk müziği diyebiliriz.

Dar gelirli üniversite öğrencileri için stüdyoya girmeniz ve onlar için ayrıca destek toplamanız sosyal medyada ses getirmişti. Bu tür işlerin sayısı artacak mı?

Öncelikle şunu belirteyim!.. Ben de bir aile babasıyım. Eğitim gören çocuklarım da var. Evet, bazı projeler geliyor bizlere film, dizi, belgesel ya da söz yazılmış beste isteyen projeler ama benim için en önemlisi‘hedefli yardım’ içeren projeler. Şimdi ‘hedefli yardım’ nedir diye soracak olursanız… Bilinçsiz yapılan yardımlar veya iyilikler ilerde kaoslar doğurabilir. Bu yüzden ben de temkinli davranan biriyim ancak söz konusu eğitim gören öğrenciler ve aradaki yardımsever kurumların güvenilir olması olunca, benim bütün imkânları seferber etmeme yetiyor. Bu tür projelere destek vermemiz için bize aracı olan, buna sebep olan herkese teşekkürlerimi sunmakla beraber; bu projelerin fazlalaşmasını da temenni ediyorum. Hepsinde de imkânlarım doğrultusunda seve seve yer alacağım.

Sosyal medyada yer verilen haberlerde kendinizi stüdyoya kapattığınıza dair dedikodular var. Bir albüm hazırlığı mı?

Evet, stüdyoya kapandık. 3 şarkılık bir single hazırlığımız var. Çok göz önünde olmayı sevmeyen bir insanım ve halkın arasında, halkın sanatçısı olmaktan dolayı da onurluyum. Halkın sanatçısı olarak da her zaman üretmem gerektiğinin bilincindeyim. Böyle ara sıra stüdyoya kapanarak duruşumuzu geleceğe daha güçlü hazırlıyoruz.

Dostlarınız sizin için, “Elinde sazıyla şehir şehir gezen bir ozan” demekte. Her saniyesine türküler sığdıran bir adam… Evde de böyle misiniz?

Anadolu’nun bazı bölgelerini gezme ve oralarda bir süreliğine de olsa sanatımı icra etme fırsatım oldu. Tabi bu bana çok şey kattı. Türkülerimizi kendi yörelerinde öğrenmek veyorumlamak çok daha fazla duygu kattı bana. Bazen farklı bölgelerde tanıştığım gönlü türkü dolu dostlar da oldu. Hatta onlarla birlikte güzel besteler de yaptık. 

İLHAMIN VAKTİ OLMAZ!

Müzik insanları duygularını yoğun yaşarlar. Bize nerede, nezaman ilham geleceği belli olmaz. Deniz kenarında gün batımını izlerken, martıların havada süzülüşüne bile şarkı yazabiliriz. Sokakta gördüğümüz yırtık pantolonlu, yalınayak çocuklara bile şiir yazar ve besteleriz yeri gelir. Dolayısıyla evimizde de bazen gündem ile alakalı ya da gündem dışı duygular gelebiliyor. Ve o duyguları kaleme alıyoruz. Sonrasında zaten fırında pişirip,şık bir sunumla halka servis ediyoruz.

Peki, çocuklarınızın da hevesi var mı baba mesleğine?

Tabi ister istemez hevesleri oldu. Hatta enstrüman kurslarına gönderiyorum tatillerde. Müzik, insan beyninin birden fazla bölümünün çalışmasına yardımcı oluyor. Özellikle çocuklar için bu çok önemli!Bilinçli bir ebeveynolarak önceliği eğitimlerine verdiğim için öyle çok fazla müzikle içli dışlı olmalarına müsaade etmiyorum. Şuan yaşları ve çağımız gereği teknoloji onlara daha cazip gelebiliyor.

Emre Yokuş’u bundan 10 sene sonra nerede görüyorsunuz? 

Bestelerim ve müzik tarzımı dünyaya duyurmak istiyorum. İlerleyen projelerimde farklı dillerde besteler yapıp, yorumlamak istediğimi söyleyebilirim. Ülkemde müziğimizin hak ettiği değeri göreceği günlerin yakın olduğunu düşünüyorum ama 10 sene sonraki hayalimi anlatmam gerekirse… Eğer önümüzdeki 10 sene içinde bu bahsettiğim hedeflerime ulaşırsam. Kendime ait bir ocakbaşı açıp, kebap pişirip, dostlarımı ağırlayabileceğim aile ortamında bir işletme kurmayı isterim. Konserlerim dışında kalan vaktimi ateşin başında kebap yelleyerek geçirmek beni müthiş motive edecektir, buna eminim!

Mutfakta da ustayız anlaşılan o ki… Var mı şeflik?

Bir Diyarbakırlı doğuştan en iyi aşçıdır, diyebilirim. Mutfakta çok iddialıyım ve evimizde de sık sık yemek yaparım.  Yemek yapmayı, özellikle de spesiyal kebaplar hazırlamayı severim.

“Şarkılarımı farklı dillerde yayınlamak istiyorum” diye iddialı bir cümle kurdunuz. Biraz açar mısınız?

Şöyleki: Bir lisan, bir insan deyimi ile dil bilmenin değerini hatırlatmak isterim. Müziğin evrensel olduğunu da unutmayalım. Her zaman bir sloganım vardır:“Haykıracak çok şey var.” Ben bu sloganımı şarkılarıma, bestelerime, müziğimin notalarına döküyorum. Haykırışımı ve tarzımı her dilde herkesin duymasını, anlamasını istiyorum.

Yüreğindeki haykırışı söylediği şarkılarla paylaşan ve bu yola yeni adım atmış müzisyenlere önerileriniz var mı?

Bu iş öncelikle duygu isteyen, gönül işi dediğimiz bir yoldur kuşkusuz ki… Bu yola yeni çıkmış bütün canlara özgün olmalarını ve iç seslerini dinlemelerini tavsiye ediyorum. Çok zorlu bir yolculuktur. Zorluklarla karşılaşabilirler. Bu zorluklar, bazı engeller asla ama asla onların müziğe olan aşklarına, saygılarına zarar vermemeli. 

TÜKETMEK BİR YERE KADAR…

Özellikle üretmeye odaklı bir yol izlemeliler. Tüketmek bir yere kadar götürür. Sonu kısır döngü! Lakin üretmenin meyvesi, ömür boyu yeşerecektir. Müziği üretirken anlık değil, toprağa dikilen bir tohum gibi düşünmek lazım… Fidanlanıp, ağaç olup meyve verene kadar sabırla işlenmelidir. Hele ki kendi ağacınızın meyvesini tattınız mı, dünyanın en güzel lezzetine ulaşmış olmanın hazzını hissedersiniz! Bu yüzden en önemli tavsiyem, üretimin olmasıdır. Kendi duygularını iyi veya kötü demeden, notalara döküp üretmek…