Hafta sonunda Amerika'dan gelen bilgiye göre Senato Cuma günü  Türkiye'ye yaptırım kararları aldığı bununla ilgili bu yaptırım kararlarının 12 maddede özetlendiği yeni yönetimin bu 12 maddede özetlenmiş olan yaptırımların en az 4’ünü 5'ini uygulamaya koyması ile ilgili Beyaz Saray’a yetki verdiği şeklinde...

Ayrıca senatonun 2/3 fazlası tarafından kabul edildiğinden  başkanın bunu veto etme ya da erteleme hakkı da bulunmuyor. CAATSA Yaptırımlarının müttefik görüntüsündeki Türkiye'ye uygulanması aslında olağan dışı.

CAATSA’nın anlamı (ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar yoluyla mücadele etme yasası).

Yani anlayacağınız 1952'den bu yana NATO'da müttefik olan ABD ile 68 yılın sonunda “hasım” durumuna onların değişi ile gelmiş durumdayız.

Neymiş efendim S-400ler Rusya'dan gelmiş miş.

Ee S-300'ler 12 seneden beri Yunanistan’da bunlara sormak lazım

12 senedir Girit Adası'nda konuşlanmış olan S-300’lerden dolayı Yunanistan'a bir  CAATSA kararı  aldınız mı? Yok...

Herhangi bir CAATSA  kararı Yunanistan’a  şöyle dursun, Yunanistan F- 35'lerle ve daha birçok  savunma sistemleri ile ödüllendirilmiş durumda...

Dedeağaç'ta da Rusya’ya karşı üs açıldı ya bu dönemde onlardan iyisi yok.

Yine Avrupa Birliği'nin 10-11 Aralık zirvesinde Türkiye aleyhine yaptırımlarla  ilgili kararlar alacağı söylentileri 10-15 gündür basında dolaşıyordu.

Fransa'nın başına çektiği  Yunanistan, Güney Rum ve Avusturya'nın alenen desteklediği grup istediği kararı çıkartamadı,

burada Avrupa Birliği'nin Türkiye'nin bilhassa göçmen politikaları üzerindeki etkisi nedeniyle bu kararı alamadığı gözlemlenmekte.

Yine 4 ay, 6 ay sonraki yeni zirvede yaptırımların önünün açık olabileceği ile ilgili açıklaması var.

Yani anlayacağınız her altı ayda bir Türkiye'nin üzerinde Demokles'in kılıcı gibi bir AB zirvesi tehditi gösterilmeye çalışılıyor.  

Bu sıkıntılı süreçten içerde tek bir yumruk halinde olmamız gerekirken bilhassa CHP'nin başını çektiği bazı muhalefet partilerinden maalesef bu anlamda bir ses gelememekte yine... Hafta sonu TBMM'de geçen bir yıl içerisindeki İcraatlarını anlatan Sanayi Bakanı Varank’ı 30 dakika boyunca konuşturmak istenmemesi bunun diğer başka bir örneği şeklinde tezahür etmekte.

30 dakika boyunca sıra kapaklarına vuran ve sistemi de bozan bu tür davranışların mutlaka sona ermesi lazım karşı. Karşı görüşte de olsak birbirimizi dinleyebilmeliyiz ve  bu tür sorunlardan çıkan teknolojik anlamında maddi kayıpların mutlaka ilgili partilerin bütçesinden karşılanması lazım gelir diye düşünüyorum.

O zaman sıra kapaklarına biraz zor vururlar.