Her pazar olduğu gibi bugün de sizlere kıssadan hisse çıkaracak bir hikâye aktaracağım.

Keyifle okumanız dileğiyle.

Bir adam helal olmayan yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır.

Sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmak için aldığı ineği Hacı Bektaş Veli'nin dergâhına kurban olarak bağışlamak ister.

O zamanlar dergâhlar aynı zamanda da aşevi işlevi görüyordu.

Yoksul kimselere parasız olarak yemek hizmeti verilirdi.

Durumu Hacı Bektaş Veli'ye anlatır ve Hacı Bektaş Veli "Helal değildir" diye bu kurbanı geri çevirir.

Bunun üzerine adam Mevlevi dergâhına gider ve ayni durumu Hazreti Mevlana'ya anlatır.

Mevlana, hediyeyi kabul eder.

Adam "Hacı Bektaş Veli kabul etmedi. Siz nasıl kabul ettiniz" diye sorar.

Mevlana "Biz bir karga isek Hacı Bektaş Veli bir şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir" der.

Adam üşenmez kalkar Hacı Bektaş Dergâhı'na gider tekrar ve Hacı Bektaş Veli'ye, "Senin geri çevirdiğin kurbanı Mevlana kabul etti" der.

Hacı Bektaş da şöyle der:

"Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlana'nın gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez. Bu sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir" der.

Böylesi incelik ve alçak gönüllülükle, birbirimizi yeren değil,  birbirimize yaren olmamız ne güzel davranıştır.

Ne ince bir çizgidir. Ne hassas bir terazidir.

Aklıma Yunus Emre’nin sizde bir türlü bizde bir türlü o güzel ilahi sözlerini hatırlattı.

Sevgi baht olmuş ezelden bize,

Sizde bir türlü, bizde bir türlü,

Alaca düşmüş gördüğümüze,

Sizde bir türlü, bizde bir türlü.

 

Donandı dağlar, bahar olunca,

Gölgem kayboldu gönlüm dolunca,

Güzeli görmek boylu boyunca,

Sizde bir türlü, bizde bir türlü.

 

İstemem versen cihan varını,

Gönül nakşetti güle yârını,

Her yüzde görmek dost didarını,

Sizde bir türlü, bizde bir türlü.

 

Ey oğul birdir, kap değişse su,

Varlık bir gölge, benlik bir pusu,

Ne diyelim ki Rabb’in duygusu,

Sizde bir türlü, bizde bir türlü.

Amaç benlik ve senlik olmayınca, gaye hizmet etmek, hedef Allah rızasını kazanmak olunca…

Ortada gayret ve samimiyet varsa güzel neticeler çıkıyor.

Kalp ve gönül kırmak çok kolay.

Önemli olan kazanmaktır. Kazandıktan sonra da istikrarla sürdüre bilmektir.

Allah’ın rızasını ve sevgisini kazanmak için dertlenenlerin akıbeti hoştur, gerisi boştur.

Netice olarak niyet hayırsa, akıbet de hayır olur.

Hepinize hayırlı günler dilerim.