NORM LIVING’in ortağı ve genel müdürü arkadaşım İsmail Hakkı Şahin, koltuk peşinde koşanlardan değil, aksine farklı tarzlarda koltuk üretip hem iç piyasaya hem de dış piyasaya satıp; hem ekonomiye katkı sağlıyor hem de kendi çapında istihdama katkı koyuyor. Üretimin, emeğin, kazancın, marka olmanın ve kalitenin bir tesadüf olmadığını iyi bilenlerden biridir Şahin. Teknolojinin de, emeğin de, sermayenin de, tanıtımın da, pazarlamanın da öneminin şuurunda.
Hele işçinin emeği ve üretime olan katkısı konusunda çok duyarlı…
Tabii kendisine ya da firmasına yapılan haksızlıklar konusunda da hassas biridir.
Çok sık olmasa da fırsat buldukça buluşur sohbet ederiz.
Ticaretten, ekonomiden, siyasetten, hava ve sudan…
Yolunuz düşerse kahvesi içilebilir arkadaşlardan. 
Dün WhatsApp’tan bana gönderdiği özlü hikâyeyi 5-6 yıl önce ‘Ahlaki Mizah’ profilinde okumuştum.
Hoşuma gitmişti ve aynı zamanda geçmişte birçoğumuzun başına gelen acı gerçeği hatırlattığı için köşemize taşımak istedim.
Ben de hikâyeyi karşılıksız bırakmayıp ona bir hikâye gönderdim, onu da daha sonra sizlerle paylaşacağım…
İşte hikâyemiz.
“Diş macunu fabrikası, üretim bandında bilinmeyen bir ayarsızlıktan dolayı bazı kutuların içine diş macunu tüpünü koymadan paketleyince şikayetler artmış, yönetim toplanarak acilen kendilerine hayli prestij kaybettiren ‘boş gönderilen kutu’ sorununu 18 milyon dolarlık bir ek tesis yaptırarak çözmüşler, yaptırılan ileri teknoloji yazılımı ile son derece hassas bir elektronik baskül paketlenmeden hemen önce her kutuyu tartıyor, olması gerekenden az ağırlık hissettiğinde anında alarm çalarak bandı durduruyor, görevli biri gelip boş kutuyu banttan alıyor ve tesisi tekrar çalıştırıyormuş…
Müşteri şikâyetleri anında kesilmiş, CEO müthiş memnun, ilk haftalar makine günde bir düzine boş kutu ayıklarken 3 hafta sonra boş kutulardan eser kalmamış. Bu durumu merak eden CEO 18 milyon dolarlık hassas baskülün yerleştirildiği yere gelmiş, o bölümden hemen önce yerleştirilen, boş kutuları üfleyerek banttan dışarı atan bir vantilatör görmüş, ustabaşını çağırıp “Bu… Bu ne?” diye sormuş,
“Efendim onu biz koyduk…” diye cevap vermiş ustabaşı, “İkide bir zırt pırt alarm çalmasın ve bant durmasın diye bizim çırak yerleştirmiş onu oraya!..”
Evet, nerden bakmak istiyorsanız oradan bakabilirsiniz…
18 milyon dolarlık yatırım ve karşılığında 99 TL’lik çözüm ve kaos…
Zamanında ve yerinde bu tip sorunlara pratik çözüm bulanlara zeki ve akıllı diyoruz.
Bunca yatırıma ve çözüme rağmen ise ya hainlik ya cahillik deriz.
Bilime, ilme, mühendise, sermayeye ve yatırıma saygı ve destek gerek.
Kendimize birkaç soru soracak olursak…
1) 99 TL’ye çözülecek sorunu 18 milyon dolara çözen CEO mu?
2) 18 milyon dolar yatırım yapılmadan önce konuşmayan usta mı? 
3) Yoksa ustabaşının ve çalışanların fikrini almayan müdür mü? Müdürün müdürü mü? Yoksa bu iki müdürün başkanı mı? 
4)Yoksa başkanın özel kalem müdürü mü hain?
5) Bunlar bir kenara, üretimde kendini geliştiremeyen çalışanların kendini geliştireceği bir organizasyonun eksikliği mi? 
Bu örnekleri ve soruları çoğaltabiliriz.
Acı ama gerçek. Birçok sanayicinin başına benzer olaylar geliyor maalesef.
İstediğiniz kadar yenilik yapın. İnsanlar kendilerini yenilemedikçe sonu hüsran.
Paranın değerini söylem değil, eylem belirler malumunuz.
İnovasyonu yapamayanlara ve anlamayanlara gelsin. 
Her başarılı iş insanının arkasında zeki ve çalışkan insanlar var.
Her başarısız iş insanının, seçilmişin ve atanmışın arkasında, önünde ve yanında da birileri var. 
İşte ‘siz’ o vantilatörün uçurduğu bomboş kutusunuz.
Onların daha detaylı tarifini sizlere bırakıyorum.
Çünkü onlar her yerde var.
Eminim ki en güzel, en özel tarifi yaparsınız.
Bahane bulanlardan değil, çare bulanlardan olmak dileğiyle.