TSE adına ve "Milli Ses Ver Projesi" ile de bağlantılı olarak yürütmüş olduğumuz bir çalışma dolayısıyla sahalardayız...

Saha dedik de, öyle yeşil sahalarda falan değil, sanayinin sahalarındayız, ülkenin geleceği olarak gördüğümüz alanlardayız...

Bursa, İzmir, İstanbul hattında, sanayi kuruluşlarını ziyaret ediyoruz.

Kalite ile ilgili bilgilendirme yapıyoruz, kalite ile ilgili bilgiler aktarıyoruz, tabii ki de TSE'ye vurgu yapıyoruz, TSE'nin faaliyetlerini, "Milli Ses Ver Projesini" anlatıyoruz.

Çünkü biz; TSE'NİN STRATEJİK BİR KURUM OLDUĞUNA yürekten inanıyoruz.

TSE eski başkanlarımızdan bir büyüğümüzün ifadesi şöyle;

"Size rağmen (!) TSE BU ÜLKENİN STRATEJİK KURUMLARINDAN BİR TANESİDİR."

Sahadan aldığımız geri dönüşler neticesinde biz de "size rağmen ile başlayan" bu eleştirisine katılıyoruz.

"Bize rağmen" hâlâ kalitenin net uygulayıcısı ve savunucusu konumunda olan TSE ile gurur duyduğumuzu buradan bir kez daha ifade etmek istiyoruz.

Bu yazıyı okuyan bir kesim arkadaşımız kızacak!

Bir kısım arkadaşımız da burun kıvıracak!

Ama biz ne KIZACAĞIZ,

Ne burun veya gerdan KIVIRACAĞIZ

Ne de inandığımızı yazmaktan ÇEKİNECEĞİZ!

Tüm kamu mensupları olarak, tüm kamu mensuplarını içine alacak şekilde işte tespitimiz;

ŞU AN YATACAK YATAĞIMIZ VAR!

ÖBÜR DÜNYADA YATACAK YERİMİZ OLMAYACAK!

Bu ülkenin sanayisinde, kalite istenen ve özlenen seviyede değilse...

Bu ülkenin yıllık ortalama beş milyar doları yurt dışına gidiyorsa...

Bu ülkenin sanayisinde yabancılar cirit atıyorsa ve o sanayi kuruluşlarının TSE'nin faaliyetlerinden haberi yoksa, o sanayi kuruluşları TSE'yi tanımıyorsa...

Sanayici, "Kamuda ve/veya TSE'de muhatap bulamıyorum" diyorsa...

Kamu mensupları; incik, boncuk, nokta, virgül, imla hataları gibi hususlarla bürokrasi oluşturuyorsa...

BİZİM - SİZİN - KAMU GÖREVLİLERİNİN YATACAK YERİ YOK!

Unutmadan;

Elin oğlu değilim, evin oğluyum ve bizim kültürümüzde vazgeçmeye, küsmeye yer yok!

Mücadeleye ve "TSE HER YERDE... BİZE HER YER TSE..." diye haykırmaya devam...

"Kızım sana diyorum, gelinim sen anla!"

Vesselam...

***

OTURACAK YERİMİZ VAR

Bir masa, bir koltuk bulunca, ayak ayak üzerine atınca, kapıya geleni bekletince, oluru olan işe "olmaz!" deyince, masanın üzerine evrak yığınca, kapıları kapatınca, hava atınca, caka satınca, kendimizi bir nane sanınca; hiçbir değerimizin olmadığını bilmeliyiz...

Teknik işte, edebiyatçılık yapınca, sahada değil masada oturunca, bu sebeple insanları küstürünce; hiçbir kıymetimizin kalmadığını bilmeliyiz...

Kişisel kaprisleri işe bulaştırınca, soğuk suratlı nevale olunca, müşteriye tepeden bakınca, gelen insanları kızdırınca; bir nane olmadığımızı bilmeliyiz...

Rakamlarla değil de, nokta ile virgülle uğraşınca, noktalı virgül olunca, bu yüzden müşteriyi bekletince; hiçbir mana taşımadığımızı bilmeliyiz...

İşi geciktirmekle değerli olduğunu sanınca, arkanı bir yerlere dayayınca, dayılarına, cemaatine, camiana güvenince, bundan dolayı mesai arkadaşlarını ve iş insanlarını hor görünce; bir kıymetinin bulunmadığını bilmelisin...

Kalite denizinde olsan da, KALİTESİZSİN!

Hatta KARAKTERSİZSİN!

Biraz daha ileri gidelim; AHLAKSIZSIN!

Bil ki; o oturduğun yerden kalktığın zaman, oturacak yer bulamayacaksın. Bulsan da oturamayacaksın.

"Kızım sana diyorum, gelinim sen anla!"

Vesselam...

***

FARKLI OLANLAR DA VAR

Onlara selam olsun…

Sayıları az da olsa, onlarla devlet ayakta, onlar sayesinde milletin yüzü gülüyor.

Onlar, risk alırlar.

Onlar; korkmazlar, kayırmazlar, kıvırmazlar... (3K kuralı)

Onlar; doğrudur, dürüsttür, düzgündür... (3D kuralı)

Onların ön adı KALİTE, son adı AHLAKTIR.

Onların koktukları sadece ALLAH’TIR.

Onlar yatmazlar, ama her iki cihanda yatacak yerleri vardır.

Onlar oturmazlar, ama oturacak yerleri vardır.

Onlara ihtiyacımız var, onlara selam olsun.

Diğerleri; değerleri olmayanlardır!

"Kızım sana diyorum, gelinim sen anla!"

Vesselam...