İnsan bile bile kendi ayaklarıyla ölüme doğru gider mi arkadaş!  Bir yılı geride bırakırken, neler yaşadığımıza bir bakın bakalım, kimler küçük bir ihmalle hayata gözlerini yumdu.

Nedendir bu düşüncesizlik diyip duruyoruz da ne bir çeki düzen verdik kendimize, ne de yerimizde durduk. Yasak geldi evimizde oturduk, sövdük de sövdük. Neymiş efendim bizi yine eve tıktılar diye!  Tamam vakalar azaldı, yasaklar kalktı dediler, koştura koştura nerde kalabalık var daldık. Bir yıldır bazı kişiler resmen maratona koşar gibi koştu yasaklar kalkınca…

Bak yine vakalar azalmıştı, yasaklar kalkmıştı ki, bir haftada yine reytinglere girdik. Vakalar aldı başını gidiyor. Ama durmak yok diyoruz, maratona koşmaya devam ediyoruz. Bak etrafına dükkanların önünde bile kuyruk var, sıra var, düğünler almış başını gidiyor.

Nedir bu arkadaş sizi mutlu mu ediyor, hop içeri hop dışarı mevzusu. Aslında en acısı ne biliyor musunuz? Siz oyun oynarken bazıları anne babasını veya bir yakınını kaybetti.

Neden çünkü sorumsuzluktan… Bazılarından duyuyoruz, ‘ya arkadaş annem dışarı hiç çıkmadı ama korona oldu’ diye. Annen çıkmadı ama sen çıktın, seninle de sorumsuzun biri muhatap oldu ve sen korona oldun. Sen hissetmeden geldin annene bulaştırdın. İşte durum bu kadar basit…!

Ne olacak bu maraton derseniz? Ne olacağı belli, yasaklar geri gelecek eve tıkılacaklar, yasaklar kalkacak maratona koşmaya devam edecekler.

Neymiş efendim bilmem hangi kafenin kahvesini içmeden kendine gelemiyormuş. Mutlaka oraya gidip kahvesini içip kendine gelmeliymiş. Çünkü o kahveyi içerse kendine gelirse dünyayı kurtaracakmış!

O zaman sen yasak varken evdeyken, hiç kendinde değildin. Çünkü hani günlerdir kahveni içmedin ya. Bırakın saçma sapan elit görüneceğim diye zırvalamayı… Canın kahve çektiyse otur evinde iç.

Giyecek bir şeyi kalmamış da çarşıya, AVM’ye gidip alışveriş yapacakmış. Ne yani sen günlerdir çıplak mı geziyordun. Bırakın şu saçma sapan mazeretleri artık oturun oturduğunuz yerde!