Bazı kişiler doğası gereği hatalarını pek kabul etmez.

İdareci pozisyonunda olanlar için bu daha da zordur.

Ama hatalardan ne kadar çabuk dönülürse hasarlar o kadar az olur.

Bir de hatalarında ısrar edenler var ki onlar için kaçınılmaz son hezimettir.

Son birkaç yıldır daha fazla olmak üzere son yıllarda iktidar, karar verici pozisyonların neredeyse tamamına, merkez sağ çizgisinde olanları tasfiye ederek, milli görüş çizgisinden gelenleri yerleştirdi.

Aslında bu zihniyetin idareci pozisyonlara getirilmesi ülkemiz için son derece hayırlı olmuştur. Nedenlerini önümüzdeki hafta yazarız.

Biz de bu konularda en son “İktidarın asıl hatası” başlıklı yazı olmak üzere zaman zaman yazılar yazmıştık.

Bu son yazımızda, iktidarı iktidara taşıyanın asıl merkez sağ seçmen olduğunu vurgulamış ve milli görüş çizgisinin ön plana çıkarılmasının parti içindeki merkez sağ kitlede rahatsızlık yarattığını ve ‘hâlâ oy veriyorlarsa yapılan uygulamalardan memnun oldukları için değil, alternatif olmadığından’ diye yazmakla kalmamış, bu gözlem ve düşüncelerimizi üst mercilere iletmiştik.

Parti içinde yeni yapılaşmaya bakıldığında artık bu yaklaşımlardan vazgeçildiği, partinin kurucu ruhuna geri dönme eğiliminde olduğu bariz şekilde görülmekte ki doğru yaklaşım da budur.

Atılan bu adımlar parti açısından doğru ve takdire değerdir.

Zira AK Parti’yi iktidar yapmanın ötesinde uzun yıllar iktidarda kalmasını sağlayan milli görüş seçmeni değil, merkez sağ seçmenidir.

Bunun ötesinde görüldü ki FETÖ ile bağlantılı olanlar tam da bu milli görüş çizgisinden gelenlerdir.

Üst irade artık şunu net olarak anladı ki uzun zamandır ertelediği parti içinde FETÖ mücadelesini daha fazla erteleyemeyecek, bilakis erteledikçe işler daha da içinden çıkılmaz hal alacaktır.

Bu bahsettiğimiz yazılarımızda başka bir şeyin daha altını  çizmiştik.

Neyin?

Öteden beri ısrarla önümüzdeki süreçte göçmen camiasının önemi ve rolünün çok daha net ortaya çıkacağını vurgulamıştık.

Demiştik ki; FETÖ ile gerçekten etkin mücadele etme niyeti varsa ve  partide baş gösteren “metal yorgunluğunun” aşılması isteniyorsa, bu ülkede hem nicelik hem nitelik açısından muazzam potansiyeli olan göçmen camiasına önem verilmesi konusuydu.

Özellikle nüfus olarak yoğun oldukları bölgelere, ki bu bölgelerin başında Bursa gelir, özel önem verilmeli diye ısrarla vurgulamıştık.

Ki baktığımız zaman bu camiamızın yoğun oldukları bölgeler de ülkenin en önemli ekonomik yükünü taşıyan bölgelerdir.

Nitekim yeni dönem yapılanmasında Bursalı iki hemşehrimiz, iki dostumuz birbirinden kritik görevlere getirilmişlerdir.

Birisi Dış Türklerden Sorumlu Başbakan Yardımcılığına, diğeri partinin Siyasi ve Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığına, ki Genel Başkandan sonra en önemli pozisyonlardan biridir.

Bu görevlendirmeleri çok iyi okumak lazım.

Bunun şifrelerini iyi analiz etmek lazım.

Bu durum ileriki dönemde göçmenlere gösterilecek özel önemin işaretleridir aynı zamanda.

Tabii burada hem karar vericiler hem camiamız tarafından belli beklentilerin olduğunu söylemeye gerek yok. 

Bunun yolu da bellidir.