Filistin 1516´da Osmanlı toprağı oldu. 400 yıl Osmanlı hâkimiyeti hüküm sürdü.

TRT-1’de yayınlanan ‘Payitaht Abdülhamid’ dizisinde de hatırlayacağınız gibi gazeteci olan TheodorHerzl´in liderliğinde dünyaya yayılan Yahudilerin tekrar Filistin´de toplanıp bir devlet kurması için çalışmalara başlıyor. Avrupa´da örgütler kuruldu, fonlar oluşturuldu. Toplanan paralarla Filistin´de yaşayan Araplardan topraklar satın alındı.

TheodorHerzl, 19 Mayıs 1901 tarihinde II. Abdülhamid ile yaptığı bir görüşmede, ‘Avrupa borsasını ellerinde tutan Yahudilerin Osmanlı İmparatorluğu´nun bütün borçlarını ödemesi karşılığında Filistin´de bir yurt verilmesini’ teklif etti, ancak kabul edilmedi.

1914 yılından sonra Filistin´deki Araplardan geniş topraklar satın alıp yerleşmeye başladılar. 1916´da İngiltere ve Fransa temsilcileri arasında imzalanan Antlaşma, Osmanlı topraklarını İngiltere, Fransa ve Rusya arasında paylaştırırken Filistin için de uluslararası bir statü öngörüyordu.

1917´de İngiltere Dışişleri Bakanı, Yahudilerin liderine gönderdiği bir mektupla; ‘Yahudilerin Filistin´de yurt kurmalarını desteklediğini’ ifade ederek İsrail devleti yolunu açtı. 1918 yılında Osmanlı askerleri Filistin´den çekildi ve bölge İngiliz hâkimiyetine girdi. 1880 ile 1918 arasında Filistin´deki Yahudilerin sayısı 24 binden 65 bine çıktı.

Bugün İsrail nüfusu: 8,547 milyon (2016)Yani Yahudilerin sayısı 6 milyon 400 bin civarında…

Nazilerden kaçan Yahudiler de Filistin´e gitmeye başladılar.

Filistinliler,  Batı tarafından ve Araplar tarafından yalnız bırakıldılar. Geçmişten gelen gelenekle en çok Türkiye’den destek buluyorlardı.

Yahudiler 14 Mayıs 1948´de İsrail Devleti´nin kuruluşunu ilan ettiler. İsrail´in kuruluşu ile birliktegözyaşı kan ve zülüm daha da arttı.

Evet, o gün topraklarını satanların suçu elbette vardır. Ancak onların günahını bugünkü masum insanlar canlarıyla ödüyorlar.

İnşallah bu zulme ve bu zalimlere son verilir. Bölge huzur içinde yaşar.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, İsrail'in Müslümanların kutsal mabedi Mescid-i Aksa'yı Filistinlilere kapatmasını sert şekilde eleştirdi.

"İsrail'in tüm uyarılara rağmen bu tutumunda ısrar etmesini, Harem-i Şerif'te Cuma namazı kılınamamasını ve İsrail güçlerinin Cuma namazı için toplanan kardeşlerimize karşı aşırı güç kullanımını İslam İşbirliği Teşkilatı Zirve Dönem Başkanı sıfatıyla kınıyorum" dedi.

Uluslararası topluma çağrı yapan Cumhurbaşkanı, ‘İslam İşbirliği Teşkilatı Zirve Dönem Başkanı olarak, uluslararası toplumu Harem-i Şerif'te ibadet özgürlüğünü kısıtlayan uygulamaların derhal kaldırılması için harekete geçmeye çağırıyorum’dedi.

‘İsrail'in 1967'den bu yana işgal altında tutmakta olduğu Doğu Kudüs'te 14 Temmuz günü yaşanan ve tarafımızdan da tasvip edilmeyip üzüntü duyulan bir olayı gerekçe göstererek Harem-i Şerif'e üç gün süreyle kapatması ve ardından Müslümanların Harem-i Şerif'e girişlerine yeni kısıtlamalar getirmeye çalışması kabul edilemez’ dedi.

İslam'ın ilk kıblesi ve en mukaddes üç mescidinden biri olan Harem-i Şerif İslam'a ait bir mabettir. Peki, Türkiye’den başka bu zulme tepki gösteren ve mücadele eden kaç lider var?

Filistin’de yıllardır sorunların çözülmemesinin sebebi malum. Birçok lobinin işine gelmediği için.

Filistin sorunu sadece siyasal veya toprak kavgasından ibaret değil. Filistin ile İsrail arasındaki en büyük dengesizlik arkalarındaki güçlerdir. Eşit ve adil şartlarda değiller.

Kudüs sadece Filistin’in ya da Arap milletinin değildir.

Kudüs tüm İslam aleminin derdi ve sorunudur.

‘Küfür devam eder, zülüm devam etmez’