Geçen haftaki yazımızda her gebede gelişigüzel vitamin kullanımının doğru olmadığını belirtmiştik, ki dengeli ve yeterli beslenen bir gebede bu tür takviyelere gerek de yoktur.

Çünkü vitaminler her ne kadar bir organizmanın gelişmesi ve yaşamını idame ettirmesi için olmazsa olmaz maddelerin arasında yer alsalar da aşırı alımında bu defa birçok rahatsızlığa sebep olmakla beraber, bazı durumlarda kalıcı hasarlara da sebep olabilmekte.

Evet, vitaminler gerekli ama eksik varsa, ki bunu gebenin rutin kontrollerinde yaptığımız ölçümlere tespit etmemiz mümkün.

Ve bunun ötesinde gebede “aşerme” diye eksik maddeyi talep eden mükemmel bir mekanizma vardır.

Ama aşırı vitamin alımını tespit etmek için bir yöntemimiz yoktur.

Ancak belli belirtiler ortaya çıkınca, yani iş işten geçtikten sonra, ki yukarıda da bahsettiğimiz gibi bazı durumlarda bu aşırı vitamin alımı kalıcı hasarlara da sebep olabilmekte, bazı tedbirler almak durumunda kalınıyor.

Eksikliği gösteren yöntemler var ancak fazla alım konusunda uygulanan böyle bir mekanizma yok.

Her yerde gebelere, vitaminlerin değişik organ ve sistemlerin gelişiminde ne kadar önemli olduğu anlatılır ama biz hiçbir yerde gebelere bu vitaminlerin aşırı alımında, özellikle yağda eriyen vitaminlerin depolama özelliklerinden dolayı gerek anneye, gerek bebeğe ne kadar zararlı olabileceğinden bahseden yok.

Hep vitaminler, şu organların gelişiminde şöyle faydalı, şu sistemlerin açısından son derece önemli gibi telkinler var ama zararlarından bahseden ve kullanımlarında dikkatli olunması gerektiği konusunda uyarılarda bulunan kimseyi görmedik.

Bundan dolayı gelişigüzel her gebeye vitamin kesinlikle verilmemeli.

Sebep varsa; yetersiz ve eksik besleniyorsa, yapılan ölçümlerde bir eksiklik tespit edilirse gerekli takviyeler yapılmalı o ayrı.

Vitaminler konusunda ilaç şirketleri bazı kişilere ısmarlama makaleler yazdırdıkları artık herkes tarafından bilin bir “sırdır”.

Temel prensip şu olmalı: Her şeyin doğalı en iyisidir.

Kaldı ki gebelik bir hastalık değildir.

Burada bazı hekimlerin ileri sürdükleri, günümüzün gıdaları organik değil, hormon ve değişik katkı maddeleri içerdikleri tezi de doğru değildir.

Zira gebelerin dışındaki bu gıdalarla beslenen diğer sağlıklı insan popülasyonu, vitaminler dahil yeterince temel besin maddesi alabiliyor ki takviye almalarına gerek kalmıyor.

Sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenen bir gebeye, yapılan rutin ölçümlerinde de herhangi bir eksik tespit edilmediği sürece gelişi güzel takviye ilaçlar verilmesi doğru değildir.

Vitamin yerine diyetisyen danışmanlığında yeterli ve dengeli beslenme konusunda bilgilendirilmeleri çok daha isabetli olacaktır.

Bu yazımızı çok derin tartışmalara açık bir konuya dikkat çekerek, ileride tekrar hatırlatmak üzere retorik bir cümle ile şimdilik bitiriyoruz.

OECD ülkeleri arasında eğitim konusunda son sıralarda yer almamızın sebebi sadece eğitim sisteminden mi kaynaklanıyor acaba?

Yoksa gebelerde bu gelişi güzel vitamin kullanımı yenidoğan çocukların zeka düzeyini de etkiliyor olabilir mi?

Zira bu sınavlarda sadece bilgi değil, zeka da ölçülüyor.

Çünkü eğitim sistemi bilgi düzeyini gösterir ancak IQ düzeyi yani zeka doğuştan olan bir şeydir ve eğitimle ancak belli yere kadar geliştirilebilir.

Doğuştan ya vardır ya yoktur.

Konunun derin ve çok değişik toplumsal denklemleri de vardır.

Şimdilik daha da fazla bir şey yazmayalım.