Ülkemizde yaşayanların şu sıralar en büyük derdi yaşam mücadelesinde ekonomik dengeleri bir türlü tutturamaması olsa gerek.Amerikan dolarındaki dalgalanmalarından tutun da,enflasyondaki artışlar domates,soğan ve patates fiyatlarının anlamsız yükselişi hepsi bir araya gelince geçim derdi de, kaçınılmaz oluyor.'Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana sözünü tekzip edercesine yaşanan gelişmeler sonrasında,bununla ilgili olarak sosyal medyada değerli büyüğüm Uğur Necati Öztürk'ün yaptığı bir paylaşım dikkatimi çekti.''Türkiye ekonomisindeki darboğaz, büyük sermaye güçlerini tedbirli olmaya itebilir lakin dar gelirli vatandaşların ve katalizör olan esnafın kemerini değil boğazını sıkar...Ekonomik darboğazdan çıkış yapmak isteyen hükümet, etrafını sarmış çıkar gruplarına göre değil, halka ve planlı ekonomiye göre hareket etmek zorundadır.Döviz kurları ve enflasyon ile topyekun mücadele yapabilmek için, mücadele edeceklerin yaralarını açık bırakmamak, mikrop kapmasına engel olmak gerekir.
İstihdam dediğiniz şey büyük şirketler ile değil, küçük ve orta işletmelerin varlığı ile aşılabilir. Salt sanayi değil üretimin her türüne destek ile mümkün olur.
Kredi desteği sağlamak yerine kredilendirmedeki sicil iyileştirmesi ve yenilemesi ile mümkün olur.
Devletin gerçek üretimi ve üreticiyi kısa vadeli değil uzun vadeli destekleme ile mümkün olur.
Kaçak güreşmeye özendirmeyecek şekilde vergilemese adalet ilkesi sağlanarak olur. 
Her ne olursa olsun yeter ki, iktidar olalım düşüncesi ile değil, bu ülke olmazsa iktidarın ne önemi var düşüncesi ile mümkün olur..''bu sözlerin her kelimesine sonuna kadar katılmaktan başka elden birşey gelmiyor,vesselam...
Günün Sözü:
“Başarmak zordur, kolaya kaçarsan sonuç basitleşir.Unutma,yokuş aşağı inmek kolaydır. Ama manzara tepeden seyredilir!..”