AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, büyük önem verdiği muhtarlar buluşmasının 42.'sini dün Külliye'de 15 farklı ilden gelen uç beyleriyle gerçekleştirdi.

2015 yılı Ocak ayından bu yana süren toplantılarda Erdoğan, ülke ve dünya gündemine yönelik mesajlar veriyor. Muhtarların sorunlarını koordinatörlere dinletiyor ve bu sorunların da çoğunluğu çözüme kavuşuyor.

Erdoğan, bu buluşmaların önemini "Biz muhtarlarımızla kucaklaştıkça, hasbihal ettikçe, saflarımızı sıklaştırdıkça, ülkemizin bu en köklü demokrasi kalelerinin prestijleri de artmaya başladı" şeklinde vurguladı.

"Muhtarlarımı üzenler beni de üzer, o zaman ben de onları üzerim" diyerek, uç beylerine moral veren Erdoğan, "Muhtarlarımızdan da bu temsil düzeyine, kendilerine sağlanan imkanlara, üstlendikleri sorumluluğa uygun bir duruş, vakar, bir gayret özellikle bekliyorum" hatırlatması yaptı.

“Biz 40 yıllık siyasi hayatımızın her döneminde milletimizle birlikte yol yürüdük. Geçtiğimiz 15 yılda ülkemizde demokrasiden ekonomiye hangi alanda tarihi reformlara imza attıysak, hepsini de milletimizle birlikte başardık" diyen Erdoğan, her buluşmada olduğu gibi yine Kudüs meselesine dokundu, İsrail ile Amerikan oyunlarına dikkat çekti, öfkesini de dile getirdi: "Kardeşlerim, Kudüs tarihin her döneminde olduğu gibi bugün de hem Müslümanların kendi aralarındaki hem de dünyadaki vicdanlar için adeta bir ölçü vazifesi görüyor. Ecdadımız bin yıl boyunca kanı ve canı pahasına Kudüs’ü ve tüm İslam coğrafyasını korumuştu. Birinci Dünya Savaşı bu büyük imtihanla bir kez daha yüzleşmemizin, Kurtuluş Savaşımız ise diriliş ruhuyla önümüzde yeni bir dönem açışımızın adıdır. Millet olarak Birinci Dünya Savaşını daha ziyade kayıplarımızla, en fazla Çanakkale’deki büyük zaferimizle biliriz. Halbuki Birinci Dünya Savaşı’nın üzerinde hâlâ yeteri kadar çalışılmamış pek çok destanı vardır." Erdoğan, mağrur İngiliz Kuvvetleri’nin Kut’ül Amare’deki hezimetine dikkat çekti.

“Amerika Birleşik Devletleri veya herhangi bir devlet ülkesinin güvenlik stratejisini açıklayabilir ve hakkıdır ama aynı hak bizim için de geçerlidir” diyen Erdoğan, Türkiye'nin güvenlik stratejisini şöyle özetledi: "Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet, bizim güvenlik stratejimiz de bu. Her kim milletimizin birliğine, beraberliğine, kardeşliğine göz dikerse, güvenlik stratejimize saldırmış demektir. Her kim bayrağımıza, ezanımıza, şehitlerimizin ve gazilerimizin emanetleri olan değerlerimize saygısızlık ederse, güvenlik stratejimizi ihlal etmiş demektir. Her kim vatanımızın tek bir taşına dahi el sürmeye tevessül ederse kırmızı çizgilerimizi geçmiş demektir. Her kim devletimizi yıkmaya, paralel devletler icat etmeye çalışırsa güvenlik stratejimizin kadim duvarlarına kafasını çarpmış demektir. Milli birliğimize, egemenliğimize, toprak bütünlüğümüze ve haklarımıza saygı duyan herkesle birlikte yol yürümeye, ittifaklar kurmaya, müttefiklik ilişkisi içine girmeye hazırız. Bu değerlerimizden herhangi birine el uzatanın elini kırmak da bizim boynumuzun borcudur."

Bu sözleri artık herkes iyi okumalı... Türkiye Cumhuriyeti'nin dostluğu ne kadar özel ve güzel ve de güvenli ise düşmanlık besleyenler de bir zahmet sözlüğe bakıp bu kelimelerin ters anlamlarını öğrensinler...