Bazılarına göre çok şey ifade etmiyor olabilir ama 7’den 70’e herkesin çok duyarlı olması gereken ‘Milli’ bir meseledir Türk malları haftası… Bu nedenle de içinde bulunduğumuz 12-18 Aralık, 'Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası' olarak kullanılır…

Eskiden, ilkokullarda ders olarak sofraların hazırlandığı için iyi bildiğimiz ama neredeyse unutma noktasına geldiğimiz “Yerli Malı Haftası”.

Artık belirli gün ve haftaların anlamlarını yitirdiğimizden mi, "yoksa adam gibi yerli malı ürünümüz kalmadığından mı yabancı ürene olan bağımlılığımızdan mıdır!.." bilmem, “Yerli Malı”nı hatırlayan çok az kişi kaldı.

Acı ama maalesef bu ülkede muzun, sarımsağın bile ithal olanı tüketiyor... Tatsız tuzsuz Çin sarımsağı, İran karpuzu yesen ne olur yemesen ne olur...

Tüm dünyayı etkisi altına alan küreselleşmenin bir çok değerleri yok ettiği bir gerçek.

Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası da maalesef artık unutulmaya yüz tutan bu değerlerden biri.

Neredeyse bitmek üzere olan bu haftanın ehemmiyetini başladığını kaç kişi biliyor ve hayatında uygulayabiliyor acaba?

Geçmişte okullarda Yerli Malı Haftası denilince;

Aklımıza hemen elma, armut, portakal, kuruyemiş vs. geliyor.

Yani sadece yiyecek maddeleri.

Çünkü, okullarda yerli malı haftası kutlamalarında bizlerden istenen bunlardı.

Peki bu hafta nasıl kutlanmalı?

Ayrıca, yerli malı sadece okullarda mı hatırlanmalı?

Günlük yaşantımızda kullandığımız eşyalara bakalım.

Elektrikli, elektronik, araçlar, mobilyalar, elbise ve ayakkabılar, kozmetik, oyuncak vs.

Acaba içlerinden ne kadarı yerli malı, kaç tanesi ülkemizde üretilmiş.

Asıl bunları anlatmalıyız.

Dahası büyükleri yerli malı kullanmaya zorlamalıyız.

Bu ülkede yerli ürünler her geçen gün azalırken, okullarda çocuklara anlatmak yetmez.

Yabancı malların istilası öylesine yoğun ki, hangi malın etiketine baksanız altından mutlaka bir başka ülke adı çıkıyor.

Böylesine bir kuşatma altında kalan yerli sanayi de sonuçta daralıyor, küçülüyor ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor.

Bir çok sektör bu yıkıcı rekabet ve ithalat karşısında güç kaybına uğrarken, kazanan ise ithalatçı ve ithalat yapılan ülkeler oluyor.

Yani yeterince sanayileşemediğimiz gibi tarımdaki gücümüzde azalıyor.

Böyle giderse tarım dahil bu ülkede yerli ürün müteşebbisleri gittikçe azalacaktır.

Bu nedenle sadece ülke yönetiminden sorumlu olanlar değil, ulusça yerli üretimi özendirmek, korumak ve kollamak öncelikli görev ve sorumluluğumuzdur.

Yerli malı kullanmanın ülke ekonomisinin güçlenmesinde, ithalat ve ihracatın artmasında yerli üretimin büyük payı bulunmaktadır.

Yerli malını kullanmak ve ülkemiz üretimine katkı sağlamak, birbirimize destek olduğumuzun, birlik ve bütünlük içinde ülkemize sahip çıktığımızın en temel göstergesi olacaktır.

Yerli malı üretimi ve kullanımının yaygınlaştırılması, küresel krizin yıkıcı etkilerini daha az zararla bertaraf etmek için etkin bir çözüm yolu olacaktır.

Bu nedenle Yerli Malı Haftası ile ilgili yapılan ve yapılacak olan etkinlikler, sadece bir haftalık okul programları çerçevesinde bırakılmamalı.

Bu konu süreklilik taşımalıdır.

Yerli mallarında vergi oranı yabancı ürünlere uygulanan oranın en az yarısına indirilmelidir.

Yerli malı üretenlere uygun sermaye desteği ve avantajlar sağlanmalıdır.

Millet olarak üretmekte kendi kendine yeter bir toplum bilinci ve gayreti içinde olmamız gerekiyor.

Geçmiş yıllara göre bir çok alanda yerli üretimler, yatırımlar ve büyük çabalar var mutlaka azimle devam edilmeli ve de desteklenmelidir.

Toplum olarak bizde bunlara destek olmalıyız.

Mümkün olduğu kadar tüketimde yerli üretim mallarını tercih etmeliyiz.

Kurtuluşumuz yerli ve israfsız tüketim, Bağımsızlık ve güçlü ekonomi için çok üretim.