Vatan hudutlarının güvenliğini sağlamak amacıyla Mehmetçik Suriye’nin Afrin bölgesine geçti... Niye geçti, cevap basit… Birçok terör örgütleri bazı ülkelerin desteğiyle sınırımızda cirit atmaya başladı ve güvenlik tehdidi oluşturdu.

Devletimiz, hükümetimiz ve göz bebeğimiz Türk Silahlı Kuvvetleri de atılması gereken adımı attı. Hatta birçok kişiye göre de geç kalındı. Yılanların başı çoktan ezilmeliydi.

Aslında olaya gecikme değil sabır gözüyle bakmak gerek...

Biz de ülkemizin ne kadar sabırlı olduğunu gördük ve son çare olarak da 20 Ocak 2018 saat 17.00’den itibaren “Zeytin Dalı Harekâtı”yla operasyonun başlamasına tanıklık ettik.

Bu harekât, ülkemizin uluslararası hukuktan kaynaklanan hakları, BMGK’nin terörle mücadeleye yönelik kararları ve BM sözleşmesinde yer alan 'Meşru Müdafaa Hakkı' çerçevesinde gerçekleşti ve devam ediyor.

Bunu yaparken de tek hedefimiz vardı. Kimsenin topraklarında gözümüz yok. Kendi topraklarımıza ve sınırlarımıza göz dikenlerin gözünü çıkarırız.

Devlet devletliğini, hükümet hükümetliği, silahlı kuvvetlerde askerliğini yapmaktadır.

Toplum ve halk olarak da hepimiz tek yürek olmamız lazım. Herkes kendine düşeni yapmalı.

Sınırlarımız tehlikede ise kimsenin rahat uyuması rahat çalışması söz konusu olamaz.

Bugün bir şey olmaz dersiniz yarın daha da ileri giderler topraklarımıza göz diker bu hainler. Tarihimizi inceleyin bu hainliklere sıkça rastlarsınız hatta Diriliş ve Payitaht dizilerinde bile bu gerçeğe tanıklık edersiniz.

Ülkemiz üzerinde asırlardır oynanan oyunlar hâlâ devam etmektedir.

İçerimize yerleştirilen hainler ve satılık tipler hep olmuştur ve maalesef güçlü Türkiye olduğu sürece hep de var olacaklardır. Bunlara hepimizin dikkat etmesi gerekiyor.

Küresel güçler boş durmuyor. Sürekli hayata geçirdikleri hain senaryoları uygulamaya koyuyorlar. Bizim bildiklerimiz sınırlıdır.

Sınırlı olmasında da bir terslik yoktur.

Devletimiz her türlü istihbarat bilgi ve tecrübeleri ile hareket ediyor.

Yoksa ne hükümetlerin ne de güvenlik güçlerinin durup dururken yok yere risk alacakları bir şey değildir bu tür operasyonlar…

Birileri 30 bin kişilik ‘Sınır Koruma Gücü’ adı altında terör örgütlerini örgütleyecek siz de sesiz kalacaksınız... Bizim kitabımızda bu yazmıyor...

Bunlar millî meselelerdir.

Toplum olarak kenetlemeye mecburuz.

Bu işin partisi siyaseti olmaz.

Hükümet ve muhalefet partileri bir araya gelip istişare etmeli ve yapılması gereken ne var ise ellerini taşın altına koymalılar. Kimse kızmasın MHP lideri Devlet Bahçeli bu konuda bir örnek teşkil ediyor. Kendi içlerinde tartışmalı ve orda kalmalı. Kamuoyuna bile yansımamalı. Yansımaması gerekenler için söylüyorum.

Özellikle önemli ve milli meselelerde gölge düşürmemek hem siyasilerin hem de bütün vatandaşların asli görevleridir.

Ülkemizin birliği ve dirliği açısından önemlidir.

Gizli ve açık düşmanlarımızın yanında değil ülkemizin yanında yer almamız tartışılmaz bir milli meseldir.

Bizler tek vücut olursak şer güçlerinin hain planları daha rahat bozulur.

Sınırlarımızı taciz eden, tehdit eden, zarar veren hainlere bedelleri ödettirilmezse ve ses çıkarılmazsa bedelleri daha ağır ödeyeceğimizi unutmamak lazım…

Ülke olarak bölgede psikolojik ve stratejik üstünlüğü ele geçiremezsek hainlerin işini kolaylaştırmış oluruz. Bunun ağır bedelleri olur. Telafisi de çok kolay değil.

Hem masada hem sahada güçlü olmalıyız.

Bölgede oynanan oyunlar dün de vardı bugün de yarın da olacak...

Bunun çaresi uyanık olmak ve oynanan kirli oyunları bozmaktır.

Elbette gerekli diplomasi görüşmeler yapıldı, yapılıyor ve yapılacak da.

Harekâta ‘Zeytin Dalı’ adının verilmesi çok anlamlı...

Orada yaşayanlara uzatılan barış elinin sembolüdür.

Terör örgütlerine ise ayrı bir mesajdır.

Fırat Kalkanı Operasyonu 7 ayda bitmişti.

Zeytin Dalı Operasyonu ne kadar sürer bilinmez. Yapmamız gereken kahraman Mehmetçiklerimize dua etmek.

Daha çok çalışmak ve daha güçlü bir ekonomiye sahip olmak.

Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet.

Hep beraber bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız.

Daha ötesi varsa söylesin yazalım...