1964 yılında ilk uygunluk belgesini veren TSE, bugün itibariyle 60 bin civarında belge adedine sahip. Bugünkü sanayileşme boyutu ve nüfus yoğunluğu düşünüldüğünde, bu sayının yeterli olmadığını, süratle tüketiciye dönük faaliyetler ve tüketicilerin TSE belgelerini talep etmesi için çalışmaların yapılması gerektiğini düşünüyoruz...
Türkiye’de “Ürün Belgelendirme” hizmetleri alanında TÜRKAK tarafından akredite edilmiş en geniş akreditasyon kapsamına sahip belgelendirme kuruluşunun TSE olduğunu biliyor musunuz?
TSE diyor ki;
"Belgelerimiz uluslararası geçerli belgeler olup, belgelendirme hizmetlerini ulusal ve uluslararası standartlara göre yürütüyoruz.
Kurumumuz, Elektroteknik Sektöründe; Uluslararası Elektroteknik Komisyonu (IEC)’nun bünyesinde yer alan Uluslararası Elektroteknik Ekipman ve Bileşenlerinin Uygunluk Deneyleri ve Belgelendirme Sistemi (IECEE) ve Elektrikli Aletler Avrupa Belgelendirme Kuruluşu (EEPCA)’nun etkin bir üyesi olarak çalışmakta ve bu kuruluşların gözetiminde verdiğimiz belgeler Avrupa’da ve tüm dünyada tanınmaktadır."
Başta, Türk Standartlarına Uygunluk Belgesi (TSE Markası) olmak üzere;
Belgelerini veren TSE, yasal şart veya sanayiciyi ikna yöntemlerini bir kenara bırakmalı, BİLİNÇLİ TÜKETİCİ hareketini başlatmalıdır.
TSE belgesini tüketici talep etmelidir.
NİYESİ - NEDENİ VE SONUCU
Bazıları TSE belgeleri ile ilgili olarak hala negatif söylemleri sanayiciye iletmeye devam ediyorlar.
Niye?
Onların bu ifadelerini neden kullandığını herkes biliyor da, bunlara prim veren sanayicilere kimse bir şey sormuyor. Asıl soru sanayiciye sorulmalıdır.
Neden?
İşte bu "Niye?" ve "Neden?" sorularının cevabını bulduğumuzda, ülkemizdeki kalite kirliliğini ortadan kaldırmış olacağız.
Bir başka görüşü de, objektif olabilmek için buradan aktaralım.
Deniliyor ki; "TSE kendini daha çok neden anlatmıyor, tanıtmıyor, kamu spotları yayınlatmıyor?"
Biz "Niye?" ve "Neden?" sorularına cevap verelim ve "Sonucu" açıklayalım.
Niyesi; PARA HIRSI...
Nedeni; KOLAY BELGE...
Sonucu; Yurt dışına giden kaynaklar, kalitesizlik maliyetleri, yok olan sanayi kuruluşları, kalite kirliliği ve ekonomik krizler!
Kaybeden ise biz k....ler!
Çok şey yazmak isteriz ama yerimiz dar! (Konuya devem edeceğiz...)