5 Aralık Dünya Toprak Günü'ydü... O günlerde çok yazıldı, çizildi...  Hatta Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, “Erozyonla taşınan toprak miktarını 2023 yılı hedefimiz olan 130 milyon tonun altına indireceğiz” dedi. Olayın vahametine bakar mısınız!..

Toprak her şeyimiz, yaratılış mayamız, her türlü eski deyimle nebatatın anası... Bu kadar saygılı davranmayı hak eden toprağımıza hak ettiği ilgiyi gösteriyor muyuz?..

Nerdeee...

Suyu muhafaza eden de toprak, ateşi sakinleştiren de, havayı gizleyen de…

Savaş da topraktan, barış da…

"Toprak uğruna ölen varsa vatandır" demiş atalarımız…

Toprak o kadar cömert ki, dökülen her damla alın terinin karşılığını veriyor. Ve hiçbir karşılık da beklemiyor...

Velhasılı toprak varsa biz varız.

Ben öyle sevmiyorum teknoloji falan laflarını…

Gerekli mi gerekli ama ben uğraşmayayım teknolojiyle...

O teknolojiyi üretecek olan insan ne ile doyacak ama çok merak ediyorum...

Nedir bu teknokrat ve bilgisayar manyaklarının toprağa karşı olan boşluğu...

Bakan Pakdemirli, "7 milyon hektar alanda 258 ovamızı tarımsal sit alanı ilan ettik. Erozyonla taşınan toprak miktarını 2023 yılı hedefimiz olan 130 milyon tonun altına indireceğiz. Topraklarımızı korumak adına 2023 yılına kadar 7 milyar fidanı toprakla buluşturacağız" derken 'ağaç-toprak' ikilisinde sıkıntıyı ve umudu dile getiriyordu.

Yani dünyada yaşayan her bir insan için bir fidanımız olacak bu çalışmanın sonucunda.

Atalarımız gibi toprağı sevmemiz lazım... Teknoloji manyağı olmanın bir alemi yok...

Toprağı seversen zaten her şey oluyor. Ben de vakti saatinde toprakla çalıştım... Adana demek toprak demektir...

Toprak bir de hayvanla bir araya gelirse sana her şeyi öğretir...