Milletçi huyumuzdur, okumayız, okumadığımız için düşünmeyiz, düşünmediğimiz için de varlığımızı sebebini ne kadar biliyoruz orası muamma…

Bu unsurlar olmayınca konuşma denilen o yüce olguyu yapmak zorlaşıyor ve sonuçta ortada: Günlük hayatımız 200-300 kelime arasında sıkışarak geçiyor.

Bir de buna, ‘netçezli’, ‘napçazlı’, ‘nörüyon len’li, ‘tmm’, ‘slm’li sanal aleminin fikri hür olmayan, vicdanı ise hiç hür olmayan ‘facebook’, (lütfen bunu yazıldığı gibi okuyun, gerçekten de ‘book’lu bir alem eklenince yandı gülüm keten helva…

Helva öylesine yandı ki dibini kazımaya bile fırsat yok. Arap oldu arap, simsiyah…

Bu saatten sonra arap sabunu bile hak getire…

Valla ne yazacaktım nerelere girdim çıktım ben de bilmiyorum…

Evet hatırladım…

Şimdi yukarıda saydığımı hasletler olmayınca TESAM desem ne olur demesem ne olur…

Ne yaptığını anlatsam ne olur anlatmasam ne olur…

Açılımını yazsam ne olur yazmasam ne olur…

Kaçımız hangimiz bu uluslararası düşünce kuruluşunun Uludağ Üniversitesi’ndeki etkinliğinden haberdar oldu…

Ya da haberdar oldu da kaç kişi gitti…

Peki gitmeyenlerin neler kaçırdığını ben size anlatayım…

Bu arada gazete olarak biz kamu görevimizi yaptık Eda Özata arkadaş

sabahtan akşama kadar Mete Cengiz Salonu’nda öyle uyuyarak veya laf olsun diye değil, UÜ Basın Bürosu’ndan gelecek bülteni de beklemeden iki gün tam sayfa izlenimlerini aktardı…

Birinci günkü başlık, “Artık gemi değişti. Tecrübeli kaptanlarımız var“,

İkinci günkü başlık “Siz Müslüman olabilirsiniz ama ya çocuklarınız”

Oldu…

Bu iki başlık bile Türkiye’nin önde gelen düşünce adamlarının katıldığı bu konferansın kaçırılmasının nasıl bir kayıp olduğunu gözler önüne seriyor…

Beyler şu sanal alemden gerçek aleme dönme zamanı gelmedi mi hala…

Üniversitenizden, Ördekli Kültür Merkezi’nden, BAOB’tan haberiniz ve daha bir çok adını hatırlayamadığım yerden haberiniz olsun artık…

Göreceksiniz Türkçe’yi kullanma kapasiteniz birden artacak benden söylemesi…

TESAM’ı meraklandırmada bıraktım…

Sanal alemi gerçekten bir kütüphane gibi kullananlar öğrensin diye…

İyi yaptım değil mi Kadir Ağabey…