Dün iki çeşit A Milli Takım’dan bahsedeceğim demiştim ve eğer üçüncüsünden bugün bahsedersem, ‘futbolcuyum diye geçinenler kahırlarından ölür sokağa çıkamazlar’ diye bir de not düşmüştüm

Bizim A Milli takımın şımarıklıklarının yanındamilyon Eurolara imza atmasalar da,bir kolu ya da bir ayakları olmasa da

var olan öyle bir şey var ki onlarda her şeyin üstünde:

Ölesiye ay yıldız ruhu...

Neden bahsediyorsun adam diyenlere hemen hatırlatalım...

Siz hiç ampute milli takımı diye bir şey duydunuz mu?

İşte milli takım arıyorsanız onlara sarılın...

Onlar sadece kırmızı beyaz milli formayı giymekle milli olmadılar...

Onlar gerçek manada bu millete sevdalı askerler, gaziler...

Meslek olarak da, şimdi spor olarak da milli denilen o yüce duyguyu kalplerinde hissettiler...

Rusya'yı da yenip İngiltere ile dünya şampiyonluğu için mücadele etme hakkı kazandılar...

Şimdi haklı mıyım, değil miyim sevgili okur...

Bir ayağı ya da bir bacağını bir millet için kaybetmiş gazilerimiz öyle gurupları geçme falan değil dünya şampiyonluğu yolunda devleri silindir gibi ezip geçiyor, diğer A Milliler ise profesyonel olan İzlanda'ya, Finlandiya'ya Hırvatistan'a… Utanmasalar Kosova'ya, Moldova'ya takılacaklar...

Haziran ayında Kostarika, İran, Arabistan, Güney Kore; Afrika'nın ismi duyulmamış takımları 'Rusya 2018'de fink atarken biz 'Divan Palas'ta ya da 'Memed'in kahvesinde ah çekerek dünya kupası finallerini izleyeceğiz...

Federasyon Başkanı Demirören ve dönemin imparatoru Terim'i bizim mahalleye Sebo'nun yerine bekleriz, 102 ekran yeni TV aldı hatta... Belki orada birazcık gözleri açılır. Terim'in ne suçu var kimse demesin... Balık baştan kokar... Bilmem anlatabildim mi?