Kurtuluş Savaşı’nın akıbetini değiştirecek güce sahip gençlikten, kültürünün çöküşünü hazırlayan gençliğe nasıl geldik?

Bu zor günlerde canımızı acıtan o kadar şey oldu ki... Sosyal medyada gezen birbirinden saçma videolar nasıl bozulduğumuzu gösteren belge. Düşünüyorum, inanmak istemiyorum bu kadar acımasız insanların var olduğuna.

Yaşlıları eleştirmekten şikayet etmeye, dalga geçmekten eziyet etmeye ışık hızıyla geçildi. Emekli aylıklarını düşününce yaşamak denirse, yalnız yaşayan, yardıma muhtaç yaşlılarla alay etmek, korona günlerinde belli bir kitlenin eğlencesi oldu.

Yaşlılarla dalga geçen mi dersin, kendini polis diye tanıtan mı dersin, arabayla kovalayan mı dersin…En acısı da 2 gündür sosyal medyada dolaşan bir videodaki yaşlı amcanın korku dolu bakışı… Yüreğime saplandı.

Video bir tık uğruna zehirlenen gencin acizliğini, yaşlı bir amcanın çaresizliğini ve korku dolu bakışlarını gösteriyor. Genç yaşlı amcayı yoldan çevirip kendini polis diye tanıtıyor “Nereye gidiyorsun dışarı çıkman yasak. Normalde ceza kesmemiz gerekiyor ama bu sefer sizi affedelim” diyor ve yaşlı amcada panikleyip hastaneden geliyorum diyor. 

Daha önce bir köşemde biraz ahkam keser gibi şu gençlik nereye gidiyor diyen yetişkinlere atıfta bulunmuştum. Gençlik neden hep suçlu diye söylenmiştim. Ne kadar yanlış bir çıkarımmış benimkisi.

Gençlik nereye gidiyor değil, gençlik gitmiş gideceği yere kadar. Gençlik duygusunu kaybetmiş, hürmet ve saygıyı son durakta bırakmış.

Millet olarak yaşlılarımız, gerek aile yaşantımızda gerek toplumsal yaşantımızda daima el üstünde tutulmuş ve baş tacımız olmuştur.

Toplumun ve ailenin temel direği olan yaşlılarımız, geçmişten günümüze köprü kuran, kültürü ve değerleri geleceğe taşıyanlar olarak toplumda hak ettikleri saygınlığı kazanmaları geleceğimiz adına çok önemli olup, kazanmış oldukları bilgi birikimleri, her zaman yararlanmamız gereken, günümüze ve geleceğe ışık tutan bir kaynaktır.

Yaşlılara hürmet her şeyin üzerindedir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, “Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu; o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Geçmişte çok güçlüyken, tüm gücüyle çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin, geleceğe güvenle bakmaya hakkı yoktur” demiştir.

Ne kadar güzel ve anlamlı bir söz.

Biz ki daha küçük yaşlarda ilkokul sıralarında okuduğumuz andımızda “Türküm, doğruyum, çalışkanım. Yasam, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak” diyerek büyümüş gençleriz.

Peki, nerde kaldı doğruluk, nerde kaldı çalışkanlık ve nerde kaldı büyükleri saymak…

Ne olursunuz bu kadar vicdansız olmayalım.

Sokağa çıkma yasağının 65 yaş üstüne getirilmesi, yaşlılarda koronanın ölümcül olmasından dolayı, 65 yaş üstünü korumak için getirilmiştir. Neden sokağa çıktığını bilmeden, sokağa çıkan yaşlıları video çekip dalga geçmek kimsenin haddi değil!

Yaşlılara kızdık, umursamazlar dedik, evde tutamıyoruz dedik, sosyal medyada polisten kaçarken güldük de...

Artık içim acımaya başladı, linç noktasına, taciz noktasına geldi.

Sosyal medya maymunluğu yüzünden.

Koronavirüs ülkemizdeki kültürel çöküşü gözler önüne serdi.

Ne acı ki…

Büyüğe hürmet, tecrübesine saygı kalmadı.