60'lı yıllarda başladı küçücük omuzlara yüklenen yük ve taşınması zor bir şöhret! 

Ayşecik, Ömercik, Sezercik, Yumurcak, Küçük Emrah, Küçük Ceylan, Küçük Onur, Küçük İbo gibi isimlere halk haddinden fazla ilgi gösterip kendi çocuklarının da onlar gibi olabileceğini hayal etti, çoğu zaman kendilerini onların yerine koydu, onlar gibi yaşamaya özendi. 

Bir anda ilgi odağı olan ve şımartılan çocuk modelleri o ilgiye göre kişiliğe büründü ve bir zaman sonra unutuldu. 

Bu günlerde medya organlarının ve paylaşım sitelerinin gözdesi ve çok konuşulanı oldu garip bakışlı kristal çocuk! 

Yaşına uygun olmayan materyalist kitaplar okuyan bu çocuk Richard Dawkins'ten ''Tanrı Yanılgısı'' kitabının okunmasını tavsiye ediyor, nihilizmden bahsediyor... 

Yeni Çağ teorisine göre özel, sıra dışı ve bazen doğaüstü özelliklere veya yeteneklere sahip olduğuna inanılan bu indigo çocuk, Spinoza'dan, Ethica'dan söz ediyor. Kameralar karşısında ailesine olan tavrı, davranışı yaşından, boyundan büyük lafları ile gündemin orta yerine düştü! 

Kimileri takdir ediyor, kimileri çocuğun oyun oynama eğlenme yaşı diyor, kimileri 'her şeyi bilme, haddini bil' diye tilt oluyor! 

Kimileri ise; küçük insanlar konuşur, büyük insanlar konuşulur! Eline bir kitap bile almamış insanlar okuyanın önüne set kurmayın hayıflanması yapıyor! 

Sahi bu çocuk kim? 

Nasıl bir anda gündeme pat diye düşüverdi? Bu bir proje mi? 
Planlı bir şekilde bol bol ezber yaptırılmış birileri tarafından mı çıkartıldı?

Okuma alışkanlığı olmayan topluma bir gönderme mi, yoksa ‘okumakla adam olunmuyor’un örneğimi? 

10 yaşında 250 ‘ağır’ kitap okumuş şaşkınlığı içinde pohpohlanan çocuk bu ülkenin gururu olmuyor aksine cehaletle nasıl savaştığımızı gösteriyor. 

Sanırım ülkenin en büyük sıkıntısı zeki insan, güvenilir insan, edepli insan arayışı içinde olması!  

Kristal çocuk anne babasının sözünü keserek sürekli onlara müdahale ederek antipatik bir görüntü sergiliyor! 
Sanki çocuk onların evladı değilde, anne-baba çocuğun evladı! 

"Benim gideceğim okul tek bana özel olmalı, sadece ben okumalıyım." 

Benim eğitim aldığım okul sıklıkla dezenfekte edilmeli ve öğretmenler sık ödev vermemeli diye şart koşan bu çocuk bencillik ve kendini diğerlerinden üstün görme kokuyor! 

Verdiği örneklerden bahsederken gösterdiği tavır, sanki içinde çocukluğunu yaşamasına engel olan birşeyler var gibi konuşuyor!

Zeki olabilir fakat zeki olması ruh halinin normal olduğu anlamına gelmez bilakis süper zeki kimseler ruh hali bozuk kimselerdir. 
Zekâsının incelendiği kadar ruhsal duygu durumunun ve nedenlerininde incelenmesi gerekmektedir.

Şimdiden kaybedilmiş ve 'ukala' olmayı felsefe zanneden, bilgili adı altında kibirli bir çocuk. 
Saçma ve düzeltilmesi gereken davranış bozukluğu yaşayan kinder filozof pedagog gözetiminde ilerlemeli... 

“Ağaç yaş iken eğilir” sözünü tamamlayarak, ahlâki değerler ile yetiştirme görevi ailesine ve eğitimcilere düşüyor. 
"Özgüven iyidir, fazlası zarardır."

Bu yaşta okuduğu yazdığına teperse;
Evrensel ahlâk ile zihnen çökmüş bir birey olacaktır. 
Bu denli bir ego gün geçtikçe çocuğu felakete sürükler!
20 sene sonra bu kadar kibirle varacağı nokta "hiç" olmaktır. 

Ezberci eğitimin sonucuna varırsak;
“Ben biliyorum edasında olan aslında hiçbir şey bilmiyordur. Ben oldum dersin, aslında hiçbir şey olmamışsındır.”

Sevgiyi saygıyı kitaptan öğrenemiyoruz maalesef ve her bilgi kitaptan okunmuyor. 

“Edebiyat tek başına bir saygı” derken  "En büyük başarının Ahlâk olduğuna vurgu yapma mecburiyetinde hissediyorum kendimi... 

Okuduğunu anlayan, anladıklarından varolan, çoğalan olalım.