Sapıklar, katiller, hırsızlar, hainler, iftiracılar, fırsatçılar, kriptocular, rüşvetçiler, istismarcılar, dolandırıcılar, yankesiciler, organ mafyası, yer altı mafyası, yer üstü mafyası, sahtekârlar, evlat katili, baba katili, trafik canavarları, haksızlık edenler, zulüm edenler, adam kayıranlar, hayvan katilleri, doğa katilleri, turizm katilleri, tarım katilleri, sanayi katilleri, başarılı insanların katilleri, adalet katilleri, siyaset katilleri, haksızlık savunucuları, say say bitmez be abi...

Gündem: Çocuk katilleri ve tecavüzcüleri

Talep: İdam

Açıklama: İdam çıkar mı, çıkmaz mı bilemem. Çıksa da geriye işler mi işlemez mi?

Teknik olarak idamın çıkması imkânsız değil ancak çok zor. Avrupa ve insan hakları sözleşmesi gibi birçok uluslararası anlaşmalar ve arada engel görünen bir sürü mevzuat hazretleri.

Ancak her şeye rağmen Türkiye idam yasasını çıkarabilir mi? 

Elbette EVET. Ancak bunun zorluklarını ve dengelerin alt üst olacağını hepimiz biliyoruz.

İdam konusunda şahsi fikrimi sorarsanız, 

‘Can alırsanız, can vermelisiniz’.

Hiçbir haklı sebebiniz olmadan bir canı alıyorsanız bedelini de ödemelisiniz.

O bedel de mislidir.

Uzun yıllar ticaret yaptım. Yöneticilik yaptım. Kurum temsil ettim. Ticaret hukukunda genelde verdiğiniz zarar ve ziyanın telafisi istenir. Verdiğiniz zarar kadar bedel ödersiniz dosya kapanır.

Peki, ceza hukukunda verdiğiniz zararı nasıl ödeyeceksiniz ki dosya kapansın. Hak alınsın, helallik alınsın ki dosya kapansın.

Tabii birçok konuda gördüğümüz eksiklik de ihtisas mahkemelerinin olmaması ve konuya yeterli derecede vakıf olunamaması, dışarıdan işin tam ehli olmayan bilirkişilerle dosyaların kapanması.

Hâkim de, avukat da, davacı da, davalı da mutsuz ve şikayetçi ise bir sorun yok bin sorun var demektir.

İnanıyorum ve diliyorum yeni ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin daha hızlı çalışması ve 27. Dönem milletvekilleri yoğun ve doğru bir çalışma ile ihtiyaç duyulan her konuda kanunları el birliğiyle bir an önce çıkaracaklardır.

Her konuda yenilenmeye ihtiyacımız var. Suç olaylarında ise öncelikle önleyici ve caydırıcılığı genişletmemiz lazım. Sebep ve sonuçlara bakmamız lazım. Bu insanlık dışı şiddet nereden ve niçin oluşuyor?

İşsizlikten mi, boş kalmaktan mı, rahatlıktan mı, eğitimsizlikten mi, inançsızlıktan mı, cezaevlerinin rahat oluşundan mı?..

Bu konular derin derin incelenmeli diye düşünüyorum.

Elbette suç varsa ceza mutlaka olmalı. Ve cezalar da adil olmalı.

Bir taraftan çoğumuzun yaşadığı sözel şiddet her geçen gün artmaktadır.

Sözel şiddet ailelerin içine virüs gibi yayılmakta.

Sözel şiddet sadece sözle değil bazen de konuşmadan, muhatap almadan, önemsemeden yapılan sessiz şiddettir.

İşte bu sesli veya sessiz sözel şiddet bazılarında psikolojik ve daha sonra da sayısal şiddete doğru yol almaktadır.

Hepimize görev düşüyor. Başta ailelere, eğitmenlere, işverenlere, rol model olan herkese iş düşüyor.

Acaba biz gerçekten üstümüze düşenleri hakkıyla ve layıkıyla yaptık mı?

Bunu herkesin kendine sorması ve sorgulaması gerekiyor.

Her şeyden önce yasamaya çok iş düşüyor. Yasama doğru ve hızlı çalışacak. Yürütme de yasalardan aldığı güç ile daha da güçlenerek zor işleri daha kolay ve hızlı çözecektir.

Siyaha siyah beyaza beyaz diyeceğiz her beraber her daim. Yoksa kırmızıya siyah, yeşile beyaz dersek… Yandı gülüm keten helva…

Yargıdan yürütmeye kadar böyle bir anlayış bizi anca felakete götürür… 15 Temmuz’dan daha da büyük acılar yaşatır benden söylemesi…

Sonuç: Hepimiz inanarak haktan ve halktan kopmadan ülkemiz ve halkımız için çok çalışacağız ve başaracağız.