Yedi Türk devletine ev sahipliği yapan ve onları bağrına basan, Kale, Taşköprü, Mecidiye Sarayı, Kışla, Buğday Hatun Anıtı, Kapalı Çarşı, Ulu Cami vs. başta olmak üzere birçok mahalle ve caddelerinde çeşitli Türk-İslam eserlerine vakıf olduğumuz Kerkük'te büyük bir Osmanlı kahramanı yatıyor…

Türklük kokan Kerkük'te yüzlerce hatta binlerce Türk eserleri içerisinde, Topal Osman Paşa'nın türbesi de yer alıyor.

Topal Osman Paşa kimdir?

Osman Paşa aslen Konyalı olan Bekir Ağa'nın oğludur. 1663 yılında Mora'da doğdu. Bazı kaynaklarda Moravi diye de anılır. Genç yaşlarında İstanbul'a geldi, hemşehrilerinin aracılığı ve referanslarıyla Osmanlı sarayına girdi, burada bir süre görev yaptıktan sonra dış hizmete çıktı.

Osman Paşa, sırasıyla Sultan II. Mustafa Han, Sultan III. Ahmet Han ve Sultan I. Mahmut Han dönemlerinde görev yaptı. Osman Paşa 1698'de, Padişah II. Mustafa döneminde pandorların amiri olarak Mısır’a gönderildi, fakat talihsizliği yüzünden, gemiyle Sayda’dan Dimyat’a geçerken ve şiddetli mukavemetine rağmen İspanyol korsanları tarafından vurularak yaralandı ve esir alındı. Daha sonra Malta’ya götürüldü, saray görevlilerinden olduğu fark edilince liman kumandanı Vincent Arnaud de Marseille tarafından 600 Duka fidye verilerek kurtarıldı. Bu arada aldığı yaralar neticesinde topal kaldı ve artık bu lakapla (Topal Osman Paşa) anıldı. Arnaud’nun sağladığı bir Fransız gemisiyle Topal Osman Paşa Dimyat üzerinden Kahire’ye vardı ve fidye tutarını ziyadesiyle (1000 Duka, ayrıca 500 gümüş sikke hediye ve bunlarla birlikte değerli kürkler) göndererek Arnaud’ya olan borcunu ödedi.

Daha sonra Topal Osman Paşa İstanbul'a geri döndü, 1711'de Prut Seferi’ne paşa rütbesiyle katıldı.

1715'te Osmanlı'nın, Mora'da Venediklilerle savaşı esnasında Topal Osman Paşa, İsthme ve Korint şehrini zapt etti. Bu üstün başarısından dolayı Osman Paşa 1715'te üçüncü tuğu, yani vezir payesini elde etti.

23 Ekim 1718'de İnebahtı muhafızlığına tayin edildi. Daha sonra Narda muhafızı olan Topal Osman Paşa 21 Şubat 1719'da Bosna beylerbeyliğine atandı. Haziran 1721'de ise Rumeli Beylerbeyliği ile Niş Muhafızlığına tayin edildi. 1727'de de tekrar Bosna Beylerbeyliğine atandı. 28 Ocak 1728'e gelince Topal Osman Paşa Bosna görevi yanında, Niğbolu sancağı ile Vidin kalesi muhafızlığına getirilmiştir.

Topal Osman Paşa, 1729'da ikinci defa Rumeli beylerbeyliği görevine getirilmiştir. Topal Osman Paşa artık gözde vezirlerden biri olmuştur. 1730'da Sultan III. Ahmet’in tahttan indirilip yerine Sultan I. Mahmut’un geçtiği sırada ise Osman Paşa, Bosna beylerbeyliği görevindeydi

Topal Osman Paşa, 1731'de Rumeli müfettişi olarak, Bosna'dan Edirne'ye kadar kaza kaza, belde belde eşkıya temizliğinde bulunmak üzere bütün Balkanları tararken, Eylül 1731'de, Darüs-Saade Ağası Beşir Ağa'dan aldığı bir gizli mektupta Sadarete getirileceğini öğrendi.

Topal Osman Paşa 22 Eylül 1731'de Cumartesi günü Sadrazam oldu. Veziriazamlığı süresinde Payitahtta sükunu, nizamı ve düzeni sağladı, zira daha önce bunlar hepsi altüst edilmişti. 172 gün (yaklaşık altı ay) sadrazamlık yapan Topal Osman Paşa, 12 Mart 1732'de görevden azledildi.

Daha sonra sabık Sadrazam Topal Osman Paşa Trabzon valiliğine atandı, bundan sonra da Erzurum ve Tiflis Beylerbeyliğine getirildi.

Bağdat Seferi ve Ducum Muharebesi

İranlı Afşarlu Nadir Şah 1733 yılının başlarında Bağdat'ı kuşatıp, bazı bölgeleri işgal etmişti. Bağdat valisi Ahmet Paşa’nın, peş peşe Bağdat’ın zor durumda olduğunu İstanbul’a nakletmesiyle, bu mesele padişahın sarayında uzunca müzakere edilmiş ve Erzurum valisi Topal Osman Paşa, İran seraskerliğine atanmıştır. Daha sonra bu seraskerliğe ilave olarak kendisine Anadolu valiliği de verilmişti.

24 Şubat 1733 günü Sultan I. Mahmut Han tarafından aldığı talimata göre ve hasta olmasına rağmen Topal Osman Paşa'dan Bağdat seferi için acilen ordunun hazır edilmesi istendi. Paşa, ordu ve askeri hazırlattı ve kendisi de başında olmak üzere 26 Nisan 1733’te seher vakti Diyarbakır’dan Musul’a doğru hareket etti.

18 Haziran 1733 günü Topal Osman Paşa ordusu ile birlikte Musul'dan Bağdat'a doğru hareket etmiştir. Altunköprü ve Kerkük'ü kurtararak, 6 Temmuz 1733 günü Nadir Şah tarafından kuşatılmış olan Bağdat'ın yakınlarına varmıştı.

Topal Osman Paşa, ordusunda son düzenlemeleri yaptıktan sonra Bağdat'ın yakınlarında olan Ducum bölgesine 19 Temmuz 1733 günü varmıştı. Daha önce Osmanlı ordusunun yaklaştığını öğrenen Nadir Şah da ordusu ile birlikte hareket etmiş ve Ducum'a ulaşmıştı. Şiddetli Temmuz sıcağında iki taraf arasında şiddetli çatışma başladı, Osmanlı ordusu Nadir Şah ordusunu büyük bir başarıyla yenerek, binlerce can kaybı verdikten sonra Nadir Şah savaşta yaralanarak kalan ordusu ile beraber muharebe meydanından kaçtılar, öyle kaçtılar ki, zahire, top, silah, gıda vs. malzemelerini de meydanda bıraktılar Osmanlılar bunları da alarak bir kısmını Bağdat kalesine, bir kısmını ise Kerkük'e gönderdiler. Bu başarıdan dolayı herkes Serasker Topal Osman Paşa'ya gelip gaza tebriki iletmeye başladı, Osman Paşa da bunlara cevaben, “Bu başarı benim başarım değil, Allah'ın güç ve kuvvetiyle hasıl olmuştur” diyordu. Böylece sekiz ay süren Bağdat kuşatması sona ermiş, Bağdat ve halk Nadir Şah tehdidinden kurtulmuştur. Ayrıca Sultan I. Mahmut Han da -savaşa katılmadığı halde- 'Gazi' unvanını almıştır.

Bir süredir Bağdat, Nadir Şah'ın kuşatması altında olduğu için kıtlık meydana gelmiş, halk yiyecek ekmek bile bulamıyordu. Topal Osman Paşa ordusu ile Bağdat'a girdiğinde sokaklarda Nadir Şah'ın öldürdüğü cesetler üst üste toplanmıştır. Topal Osman Paşa Bağdat'ta üç gün istirahat ettikten sonra, Kerkük'e doğru ordusu ile yola çıktılar, bu esnada İstanbul'dan Padişah tarafından bir hatt-ı hümayun ile Osman Paşa'ya teşekkür ve tebrik mektubu ile birlikte bir takım hediyeler de geldi.

Kerkük Muharebesi ve Topal Osman Paşa'nın Şehadeti

Topal Osman Paşa, Ducum'da elde ettiği büyük zaferden kısa bir süre sonra ordusu ile birlikte Kerkük'e çekilmiş. Zahirenin azlığından ötürü ordusunun önemli bir kısmını ilkbaharda yeniden toplanmak üzere terhis etmiştir. Mevcut kuvvetlerinin bir kısmını kışlamak için sancaklara dağıtmış, geriye kalan kısmı ise kış sebebiyle dağınık idi. Bu arada Osman Paşa da hasta idi, seraskerlikten ayrılmak istese de, padişah bunu Osman Paşa'nın mütevazılığından görüp, isteğini reddetmiştir.

Kış mevsimini fırsat bilen, muhtemelen Osmanlı ordusunun dağınık olduğunu ve zahirelerinin de az olduğunu öğrenen Nadir Şah ordusunu kısa bir süre içerisinde tekrar topladı ve Kerkük'e doğru yola çıktılar.

Nadir Şah ordusu ile birlikte 21 Ekim 1733'te Kerkük'ün çok yakınlarında olan Leylan bölgesine ulaştı. Buna karşı kısıtlı imkanlarına rağmen, Topal Osman Paşa da Kerkük kalesinin dışında çadırlar kurup, askerlerin etrafına hendekler kazdırmıştır. Hasta olmasına rağmen, Osman Paşa, tüm savunma önlemlerini alarak savunmasını güçlendirmiştir.

Savaş şiddetlenince Topal Osman Paşa hastalığına bakmadan, sedye üzerinde muharebe meydanına geldi. Daha sonra Osman Paşa, sedyeden inerek yedekte bulundurduğu atına binmiş ve bizatihi savaşmaya devam etmiştir.

Mücadele esnasında Allahyar adında bir asker Topal Osman Paşa’nın yanına yaklaşmıştır. Topal Osman Paşa’nın görünüşünden serasker olduğunu anlayan bu asker, elindeki mızrakla Topal Osman Paşa üzerine yürümüş ve onu şehit etmiştir (Kasım 1733).

Nadir Şah Kerkük galibiyetinden sonra Şehrizor, Kerkük ve Derne’yi işgal etmiş, akabinde tekrar Bağdat üzerine yürümüş, ancak bu sefer savaşmamıştır. Bağdat valisi Ahmet Paşa ile barış anlaşması imzalamıştır. Anlaşma gereği Osmanlı Devleti, son 10 yılda ele geçirdiği İran topraklarını geri iade edecek ve 1639 Osmanlı-Safevi anlaşması sınırlarına dönülecektir.

Hasta ve yaşlı olmasına rağmen muharebe meydanında cesurca şehit olan serasker Topal Osman Paşa'nın naaşı Kerkük'ün merkezinde, İmam Kasım camiinin bitişiğinde bir türbe içerisinde medfun bulunmaktadır. Çok hüzün ve esef vericidir ki, ihmal olunan yüzlerce Türk eserlerinin içinde Topal Osman Paşa'nın türbesi de yer alıyor. Topal Osman Paşa'nın namına yakışır bir şekilde ve tez zamanda türbenin onarımını gerçekleştirmek için Kerkük'teki ilgili mercilere ve yetkililere sesleniyoruz. Mamafih aynı talep ve ricayı anavatan Türkiye'mize de ediyoruz. Zira Topal Osman Paşa Osmanlı ve Türkiye'nin Kerkük'teki ilelebet unutulmayan bir yadigarıdır.