Bana göre son yılların en sıkıntılı, iki yüzlü, çekişmeli, rekabetçi, kavgalı, isyankar, muhalif, basın yoluyla hakaretli (biz hariç)  belden aşağı vurmalı, rakip sindirmeli, anında taraf değiştirmeli ve yalakalığın diz boyu olduğu bir seçim süreci yaşıyoruz.

Seçim atmosferinde üç ayrı kesim var. Yetki sahipleri, aday adayları, yalakalar…

1-Önce listeleri yapan yetki sahiplerine bakalım…

Artık dava diye bir kavram kalmadı. Ekip diye bir kavram da yok. Sadece ve sadece küçük olsun benim olsun kavramı var. Yetki sahibi eline kağıdı kalemi alıyor, otur dediğin zaman oturacak, kalk dediğin zaman kalkacak ve emrinden çıkmayacak, ileride kendisine rakip olmayacak, kolay yönetebileceği isimleri arayıp buluyor ve listeleri hazırlıyorlar. Eski, tecrübeli, liyakatli isimlere artık yer yok. (Bu tespitte eskilerin yapmış oldukları büyük hatalar ve yanlışlar da etkili tabii ki…)

Elbette yetki sahibinin kendi çalışacağı ekibi kurma hakkı vardır. Buna da saygı duymak gerekir. Ancak kendi eş dost akraba ve arkadaşlarından oluşan bir liste ne kadar doğrudur, artık bu tartışılır hale geldi. Özellikle yetki sahibi seçimin kazanılmasının garanti olduğu yerlerde bu daha çok ön plana çıkıyor.

İşin en vahim tarafı da bu tespitlerimiz tüm siyasi partilerde yaşanmaktadır.

2-Bir de aday adaylarının durumuna göz atalım…

Bir insanın onuru olur, gururu olur, duruşu olur, ahlakı olur ve en önemlisi omurgası olur. Omurgası olmayan insanın her tarafı oynar. Rüzgar nereden eserse oraya doğru eğilir.

Bir gün önce bir siyasi partiye ve onun liderine küfür edeceksin, bir gün sonra makam uğruna o partiye ve liderine övgüler yağdıracaksın ve gidip o partiden aday adayı olacaksın.

Küfür eden aday adayına mı kızmalıyız, yoksa küfür edildiği halde küfür edeni aday yapan yetki sahibine mi kızmalıyız.

3-Yalakalar…

Herkesin gönlünde bir aslan yatar. Bir aday adayını destekleyebilirsiniz, onun yanında yer alabilirsiniz, onun için çalışabilirsiniz, maddi ve manevi fedakarlıkta bulunabilirsiniz, desteklediğiniz aday adayı için her türlü zorluğa göğüs gerebilirsiniz, desteklediğiniz aday adayı için eşinizle, dostunuzla arkadaşlarınızla, hatta akrabalarınızla kavga edebilirsiniz. Bu sizin en doğal hakkınız.

Ancak uğruna kendinizi feda ettiğiniz aday adayı kaybedince, sizin küfür ettiğiniz veya size küfür eden, kanlı bıçaklı olduğunuz rakip aday adayı kazandığında ve aday yapıldığında hemen onun yanına gidip yalakalık yapmayacaksın, onunla fotoğraf çektirmek için insanları ezmeyeceksin, araya torpil koydurup yaranmaya çalışmayacaksın, yeni aday gösterilen şahıstan makam mevki beklemeyeceksin, makam için kendini küçük düşürmeyeceksin, onurunu ve gururunu ayaklar altına almayacaksın, herkesin içinde en büyük aday bizim aday diye bağırmayacaksın, sosyal medyada ve basında yeni aday hakkından övgüler yağdırmayacaksın.

İşte bunları yaparsan kişiliğinin karşılığına yalaka diye not düşerler.

İşte tüm bu sorulara cevap bulamıyoruz. Akıl tutulması yaşıyoruz.

Yazımızın giriş bölümünde bahsettiğimiz sıkıntılı seçim döneminden kastettiğimiz bu.

Seçim yapılır, doğal olarak bir taraf kazanır, bir taraf kaybeder. Tüm tartışmalar, kavgalar, eleştiriler unutulur. Ancak yukarıda bahsettiğimiz üç kesim asla unutulmaz. İleride kişilerin karşısına çıkar.

Yetki sahipleri, aday adayları ve yalakalar…

Siz siz olun sakın bu üç grubun yaptığı hataları yapmayın.

İleride üzülürsünüz.