“Mühim olan yükseklere çıkıp hayata tepeden bakmak değildir. Mühim olan ne kadar yükselsen de her şeye eşit mesafeden bakabilmektir. (Şems-i Tebrizi)”

Yaklaşan 31 Mart yerel seçimleri öncesi ve seçimlere katılacak siyasi partilerin belediye başkan aday ve belediye meclis üye aday listelerini seçim kurullarına vermesiyle birlikte seçim fitili de tam anlamıyla ateşlenmiş oldu.

Listeleri incelediğimizde bu dönem görev yapan belediye başkanlarından çok azı tekrar partileri tarafından aday gösterilirken özellikle Dağ yöresi ilçelerinde belediye başkanı ve belediye meclis üyelerinde büyük bir değişime gidildiğini görmek mümkün.

Adeta sil baştan yeni isimlerle yeni bir döneme girilecek gibi. Özellikle AK Parti'de bu değişimin izlerini fazlasıyla görmek mümkün.

Mevcut belediye başkanlarını tekrar aday göstermeyip yeni isimlerle MHP ile yapılacak Cumhur İttifakı olarak seçim yarışına girecek iktidar partisinin bu değişimden olumlu veya olumsuz olarak ne kadar etkileneceğini 31 Mart akşamı hep birlikte göreceğiz.

Diğer taraftan Millet İttifakı da oldukça iddialı isimlerle gireceği seçim yarışında adeta son kozlarını oynayacak gibi. Bana göre, her şey kapının önünde başlar. Evinin önünü tanımadan, temizlemeden, doğrultmadan mahalleye ayar veremezsin. Bursa’da siyaset yapmaya çalışan muhalif politik yapıların temel sorunu tam olarak budur.

Önce Bursa ve Bursalıları, yani memleketimizi ve hemşehrilerimizi her şeyi ile tanımalı, beklentilerini anlamalı, sonra iddia ve hedeflerini buna göre ortaya koymalı.

Politik temelli hizmet anlayışı çeşitliliği ve alternatifliliği getirirken, politik temelli siyaset anlayışı samimiyetsizlik ve fitne getirir. Yeni ve yine bir nefret ortamı hazırlanıyor. Lütfen dikkatli ve temkinli olalım. Kişisel hiçbir hesabımız devlet ve millet hassasiyetimizin önüne geçemez, geçmemeli.

Seçime katılan tüm siyasi parti ve adaylarına yakışan, hepsinin kapandığını sandığı anda, yepyeni bir kapı açılmasını sağlamak adına mücadele etmektir, yani çok çalışmaktır.

Dünden bugüne vücut bulan fikri tohumlarımızın havadan sudan saklanacağı saksıya değil, meyve vereceği sınırsız toprağa ihtiyacı mutlaktır. Unutmayın saksının dibine düşen heba, toprağın üstüne düşen meyve olurmuş!

Bugüne kadar yaşam bana şunu öğretmiştir; fikri üretimin ürünü, model insandır. Günlük iddialar ile yaşama tutunmaya çalışanların sonu ise hep hüsran olmuştur.

Hz. Mevlana'nın dediği gibi; “Biz sözlerimizi artık satırlara değil, sadr'ımıza yazdık. Kalbinizin gözü varsa okur, kulağı varsa duyar, dili varsa konuşursunuz.”

Günün Sözü:

“Eğer hâlâ ‘BEN’ demekten vazgeçmiyorsan, dizginlerin hâlâ nefsinin elinde ve sen bu esarete boyun eğiyorsun demektir…(Şems-i Tebrizi)”