Yalan dolan siyasetten...

Çapsız insanlardan...

İşkembeden sallayandan...

Günü kurtarıp benden sonrası tufan diyenden...

İnsanları merdiven basamağı görüp sırtından geçinen ve bastığı yerin insan omurgası değil, çimento alaşımlı beton sanandan...

Hele ki kendinden başkasına yaşam hakkı tanımayan zalimden...

Uzatın gidin bu listeyi...

Şeytanın dünya şubesi için daha birçok açılım bulmak hiç de zor değil... 

Peki sonuç bu insanlardan kurtulmak için özel formülü olan var mı...

Ya da özel bir yasa...

Yok tabii ki.

Konu vicdan olunca okunacak bir yasa yok...

Kalplere atılan bir mühür var...

O da insandan insana değişen göreceli bir kavram...

Peki, bu insanlarla nasıl baş edeceğiz...

Tek yol Allah'a havale etmek mi...

Şükürler olsun inancımız gereği ilahi adaletten zerre gram şüphemiz yok...

Ama bir gerçek daha var. Zulme susan dilsiz yaştandır...

Hadi gel de sus şimdi...

Safımızı belli etme zamanı geldi arkadaşlar...

Yüzyıllardır bize diş bileyen, kutsallarımızla bizi ayrıştırmaya öteleştirmeye çalışanları artık aramızda barındırmayalım...

Bu yazdıklarımın erken seçimle ilgisi yok...

O gün dört duvar arasında atacağınız oya sahip çıkamıyorsanız yaşamayın gitsin zaten...

Yazıya nereden başladık nereden çıktık...

Siz en iyisi ilahi adaletle ilgili google amcaya birkaç soru yöneltin, sonra da okuduklarınızdan bir yorum yapın...

Bir de kısmetse akşam Ertuğrul dizisine takılın...

Sonra da gerçek Osmanlı tarihi için araştırmaya başlayın...

Belki o zaman günümüzün şeytan müsveddeleri için daha iyi silahlar kuşanabilirsiniz...