Sermin Hanım, Başbakan Binali Yıldırım’ın övgülerine mazhar oldu.

Köylü kadınlarımız içinde örnek teşkil eden Saitabatlı ablalarımızın başındaki isim olarak organik ürün yetiştirmedeki hünerlerini Ankara’da birebir anlattı yetkililere Sermin Hanım…

Başbakan kendisine “Nasıl, ürünleri pazarlayabiliyor musunuz?” diye sorduğunda da, “Yetiştiremiyoruz Başbakanım” cevabını verdi kendileri…

Anlaşılıyor ki çok çalışıyorlar Sermin Hanım ve arkadaşları…

Çalışmak iyidir, biz de biliriz çok çalışmanın iyi olduğunu…

(Hem de özellikle örümcek dalgasının fırtınaya döndüğü şu günlerde…)

İyidir de…

Çok çalışıp çok para kazanma hırsının köylümüzün geleneksel efendiliğini yok etmemesi gerektiğine inananlardanım…

Biz hep köylümüzü ‘milletin efendisidir’ sözüyle bildik…

Şimdi Sermin Hanım nerden çıktı?

Bugün neden bu sütunlara konuk oldu…

*** 

Sermin Hanım ve diğer köylü ablalarımızın başarısını gazetemize yansıtmak istedik.

İki acar muhabirimiz Eda ve Semih’i köye yönlendirdik…

Açıkçası çatkapı yaptık…

Yoksa biz de usul yordam biliriz

Randevu talep etmesini de en iyi bilenlerdeniz...

Ama…

Sermin Ablamızın ve onun şahsında köylümüzün samimiyetine güvendik…

Köylümüz kapısına geleni çevirmez diye bilirdik…

En fazla yerinde yoksa da bakarız önümüzdeki günlere dedik…

Meğer Sermin Ablamız aşmış kendini…

Ondan önce de sekreteri olan ablamız öyle aşmış ki kendini arkadaşlarımıza medeniyet dersi vermeye başlamış…

İki muhabirimizin görüşme isteğini…

“Aman bu ne ya… İnsan bi randevu alıp öyle gelmez mi?”

diye pat diye lafı yapıştırmış bizim arkadaşların yüzlerine…

Kim sallar basını…

O da doğru…

Sermin Hanım’ın Başbakan’dan aldığı övgüleri Türkiye’ye uzaylılar duyurdu tabii ki…

***

Sermin Hanım, uzun lafın kısası, bizde çatkapı yakın bildiklerimize yapılır.

Köylü de bizim için her zaman en yakınımızdır…

Bana köylülüğü anlatmaya da kalkmayın sakın…

Nüfusunda Çağlı-Sarımsak Köyü kaydı yazan Ahmet Kundakçı’ya anlatacağınız bir şey yoktur bu konuda…

Biz hata ettik… Medeniyetin en önemli görgü kurallarından randevusuz çatkapı size geldik…

Ayıp öncelikle Eda ile Semih’in değil benimdir…

Koca Sorumlu Yazı İşleri Müdürü olarak ne halt etmişim…

Köylü ablalarımın hünerlerini gazeteme yansıtmak için hem de ‘iki adet’ muhabir göndermişim, bir de kamera vermişim yanlarına…

Köylü samimiyetine, efendiliğine, içtenliğine güvenerek çatkapı yapmışım…

Lütfen Sermin Hanım, bu hatamızı telafi etme şansını bize verin

Siz de bize bir gün çatkapı yapın…

İnanın, gazetemize geldiğinizde sizin sekreteriniz gibi “Aman bu ne ya… İnsan randevusuz gelir mi” diye size çıkışacak bir görevli veya yazı işleri müdürü bulmayacaksınız karşınızda…

Agazete ailesi her zaman inandığı gibi “Bu milletin efendisi köylüdür” diyecek, size saygıda bir santim bile kusur etmeyecektir…

Bizden bu kadar Sermin Hanım…

Bir daha Başbakan’ın elinden, dilinden övgülere mazhar olduğunuzda uzaylılardan alırsınız haberi… Basın dediğin nedir ki…