Nisan ayı sağlık ayıdır. ‘Dünya Sağlık Günü’, ‘Kanser Haftası’, ‘Sağlık Haftası’, ‘Dünya Otizm Farkındalık Günü’, Dünya Parkinson Hastalığı Günü’, ‘Kalp Sağlığı Haftası’, Dünya Hemofili Günü’, ‘Aşı Haftası’, ‘Dünya Sıtma Günü’, ‘Ebeler Haftası’ ve ‘Sağlıkçıya Şiddete Hayır Günü’ gibi birçok gün kutlanılır.

Amaç daha sağlıklı bir yaşam sürdürmek için alınması gereken tedbirlere dikkat çekmek ve insanları bilinçlendirmek adına çalışmalar yapılmaktadır.

Buna birçok kesim canı gönülden insanlık adına katkı koymaktadır.

Bazı rant kesimlerinin de kazançlarını daha çok artırmak için var gücüyle sinsice çalıştığı ayrı bir gerçek.

Bizler de bunlara bazen bilinçli bazen çaresiz bezen duyarsız bir şekilde destek olmaktayız.

Paramızla sağlığımızı yok etmekteyiz.

Çalışmalar yapıldıkça geçmişe göre çözüme kavuşan bazı hastalıklar olmuş ancak türlü türlü hastalıklar da hayatımıza eklenmiş.

Uzmanlar sürekli uyarıda bulunmasına rağmen ders çıkarmıyoruz. İnandığımız ve bildiğimiz halde yanlış yapmaya devam ediyoruz.

Mesela sigara içmeyin zararlıdır diyorlar biz gene bir şey olmaz diyoruz ve maalesef içiyoruz.

Üstelik diyenlerin de bir kısmı hız kesmeden içiyor.

Sağlığınız için yürüyüş yapın diyorlar çoğumuz gerektiği gibi yürümüyoruz.

Bolca su için diyorlar çoğumuz bu nimetten bile yeterince yararlanmıyor.

Asitli içeceklerden uzak durun, hazır gıdalardan uzak durun diyorlar ama nafile. Moma mokalardan kendimizi alamıyoruz...

Birçok hastalık ilaca bağlanmış tedavisi yokmuş modunda.

Bilim, ilim ve akıl ile izah edilmesi güç.

Mesela şeker hastaları, kalp hastaları, tansiyon gibi birçok hastalık için kesin tedavi yolu değil de şikâyetin hafifletilmesi ve ertelemesi uygulanmakta.

Ölüm ve yaşlılık hariç her derdin devası var olduğuna inancımız tamdır.

Bir insana on yıl yirmi yıl ve ömrünün sonuna dek aynı şikâyet için ilaç veriliyorsa bu tedavi değildir.

O ilaçların verdiği tahribatta başka hastalıklara özel davetiye çıkarıyor ve başka ilaçlara mahkûm ediyor.

Dünyada ve Türkiye’de de hastalık çeşitleri ve sayıları ürkütücü, korkutucu ve düşündürücüdür.

Hava kirliliği, beslenme alışkanlıkları, hareketsiz yaşam, uzun süre güneş altında kalma, güneşten yeterince yararlanmama, kimyasal maddeler, aşırı kilo, stres, alkol, tütün mamulleri, yeterli beslenememe ya da aşırı beslenme gibi birçok sebepler uzmanlar tarafından sıralanmaktadır.

Hastalıklarda erken teşhisten ziyade önlenebilir olmasına odaklanmamız gerekiyor.

İlim ve bilim ışığında geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarına daha çok imkân tanımalıyız.

Önemli olan hastalık kapımızı çalmadan ve hayatımızı almadan sağlığımızın kıymetini bilmek ve kaidelere uymaktır.

Bizler de birbirimizi hasta etmek için canla başla çalışıyoruz.

Eskiden dert ve sevinçleri paylaşırdık.

Sevgi ve saygıyı kaybettik…

Seçim ve geçim derdine düştük.

Doğayı ve doğallığı kaybettik.

Sözün özü sağlığımızı kaybettik sonunda.

Bizler para kazanmak için sağlığımızı harcar olduk. Sonra da sağlığımızı yeniden kazanmak için parayı harcar olduk.

Sağlık en büyük servettir.

Rahmetli iş insanı Vehbi Koç sağlık için ne güzel söylemiş:

"Evin varsa bir sıfır koymalısın varlıklar hanene, işin varsa bir sıfır daha koymalısın,

iş seninse üç sıfır daha koymalısın, işin iyi gidiyorsa üç sıfır daha, araban varsa bir sıfır,

yazlığın varsa bir sıfır daha, daha sıralanabilir sıfırlar hanesi...

Ancak, sağlığın varsa bir koyarsın başına, o zaman bütün sıfırlar anlamlı bir değere ulaşır.

Yoksa sonuç sıfırdır, hiç uğraşmayasın boş yere"

Tüm hastalarımıza acil şifalar diliyorum.

Görevini layıkıyla yapan bütün sağlık çalışanlarının haftasını kutluyorum.

Sağlıkla ve sevgiyle kalın