Oturarak olmaz!

Kalkacaksın, dolaşacaksın, dokunacaksın, dinleyeceksin, dinleteceksin, sana dokunulmasına müsaade edeceksin.
Fabrikada mısın? 
Oturarak olmaz!
Yaka önemli değil, mavi yakalı, beyaz yakalı, ikisi de insan, bunu sakın unutma...
Ve asla, yakaya yapışma! 
Yakalar arasındaki koordinasyonu sağla.
Yoksa, iki yakan bir araya gelmez!
Hangi organizasyonda olursan ol.
Oturarak olmaz!
Oturarak yönetilmez, oturanlar yönetemez.
Gezeceksin, organizasyonun tüm bireylerine dokunacaksın, onları dinleyeceksin, problem varsa çözüm üreteceksin.

Geçen gün, kurumsal bir sanayi kuruluşunun üst düzey bir yöneticisi olan bir arkadaşımız dedi ki; "Beni kimse sevmiyor!"
"Anlat" dedik, "Çalışma hayatını bize biraz anlat." 
Dinledik...
Oturuyor, geleni imzalıyor!
Ona anlattık, size de söyleyelim; "Oturarak olmaz, oturanlardan yönetici olmaz, lider asla çıkmaz."
Çalışanlarla oturup kalkacaksın, mavi yakalı, beyaz yakalı olduğuna bakmayacaksın, onlara dokunacaksın.
Yanlarına gidecek sohbet edeceksin, problemlerini dinleyeceksin, varsa dertleri dert ortağı olacaksın, kapıları kapatmayacaksın, asistanının duvar örmesini engelleyeceksin, değer vereceksin.
Erişilebilir olacaksın, ulaşılabilir noktada bulunacaksın, odandan dışarı çıkacaksın, nereden sorumluysan orada her an olacaksın.
Yani, kısaca dedik ki; "OTURMAYACAKSIN!"
Ve devam ettik; "Oturarak yönetim anlayışını terk edecek, gezerek yönetimi hayat felsefesi edineceksin."
Böylece, organizasyonda motivasyonu sağlayacak, başarıya odaklanacak, geleceğe daha umutla bakacaksınız...
Ona dedik, size de diyelim; OTURMAZSANIZ SEVİLİRSİNİZ...


***
TSE'DE KALİTEYİ BULDUM

Uzun yıllardır görüşmediğimiz bir arkadaşımızla, havaalanında karşılaştık, hal hatır sorgulamasından sonra, sohbet devam ederken şu soruyu sordu;
"Hâlâ TSE'de misin? Ne buldun bu TSE'de!"
Döndüm, geriye baktım 27 sene olmuş...
27 sene boyunca, Bandırma'da, Trabzon'da, Samsun'da, Manisa'da ve Bursa'da, TSE ve kalite ile ilgili, hiçbir ücret almadan, değişik gazetelerde köşe yazıları yazdım ve hâlâ yazıyorum...
Kürsüyü görünce, mikrofon uzatılınca, sadece TSE ve kalite ile ilgili konuşuyorum...

Konferanslar veriyorum, panellere katılıyorum...
İkili görüşmelerimde TSE diye haykırıyorum, kurduğum veya üyesi olduğum STK'larda kaliteyi ve TSE'yi anlatıyorum...
Tüm tartışmaları ve kavgaları, TSE ve temiz kalite için yapıyorum... 
Kısaca 24 saat esasına göre kalite ile yatıyor, TSE ile kalkıyorum...
Bütün bunları anlattıktan sonra, o arkadaşa şu cevabı verdim;
"Özümü buldum, kendimi buldum, kaliteyi buldum TSE'de..."

***
RÜSTEM AKSOY

TSE'de görev yapan bizim ve bizden önceki mesai arkadaşlarımız Rüstem AKSOY Bey’i tanır.
İş alemi de kendilerini yakinen tanır.
Uzun yıllar TSE Genel Sekreterliği görevinde bulunan, Allah sağlık ve uzun ömürler versin, efsane başkanımız Mehmet Yılmaz ARIYÖRÜK Bey’in en yakın çalışma arkadaşı olan, bize de Genel Sekreterlik yapan, bizim için bir amirden ziyade, bize ağabeylik yapan Rüstem Bey, TSE'den emekli oldu ve aktif iş hayatını sonlandırdı. 

Kendisiyle birlikte görev yaptığımız dönemleri hep özlemle hatırladım ve o dönemleri özlüyorum... 
Yukarıda okuduğunuz "TSE'DE KALİTEYİ BULDUM" başlıklı yazımda belirttiğim hususlar ışığında, şahsımda bulunan TSE sevdasının asıl müsebbibi, başta efsane başkanımız Mehmet YILMAZ ARIYÖRÜK Bey olmak üzere, Rüstem AKSOY Bey’dir...
Kendilerine teşekkür ediyor, her ikisine de sağlıklı ve uzun ömürler diliyorum...
Rüstem AKSOY Başkanım, merak etmeyin;
Karamanoğlu, emanetinize her daim sahip çıkacaktır!