Dünyayı saran ve derinden sarsan yeni tip koronavirüs malum her şeyi etkiledi.

Dünyada bütün etkinlikler iptal edildi. Umudu ve tedbiri bırakmadan milli ve dini günleri yeniden birlikte kutlayacağımız günler yakındır.

Bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışıyla egemenliğimizi dünyaya ilan ettiğimiz 23 Nisan 1920'den bu yana 36 bin 525 gün oldu bugün; tam 100 yıl.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu özel günü 1929’da geleceğin emanetçisi çocuklarımıza armağan etti.

O günden bu güne ve sonrası... Kısacası ilelebet

Bu özel günü neşeyle, coşkuyla, heyecanla kutluyoruz ve kutlamaya da devam edeceğiz.

‘23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’ hem dünya çocuklarına hem de Türk milletine her daim kutlu ve mutlu olsun. Egemenliğimiz ilelebet olsun.

Bugünün çocukları da yarınların geleceği ve yöneticileri olacak.

Onun için herkese iş düşüyor. Ailelere, iş dünyasına, yazılı ve görsel yayın organlarına ve özellikle fedakâr öğretmenlerimize...

Bugünün çocukları geçmişe göre daha şanslı ve birçok imkâna sahip.

Ancak hızla gelişen teknoloji ve sanal bir dünya ile baş başa olmaları şans mı, şanssızlık mı orası biraz muamma.

Bugüne göre kısıtlı ama daha doğal yiyecek ve giyecekler vardı. Daha doğal arkadaşlıklar ve dostluklar vardı.

Bunların bir kısmı değişim ve dönüşüm gören küresel dünya sistemi ile sekteye uğradı.

Bizlere düşen, dünyadaki faydalı gelişmelerden kopmadan; kendi gelenek ve göreneklerimizle de eğiterek, öğreterek, ülkesine ve ülküsüne bağlı, çalışkan ve bilinçli gençler yetiştirmek.

Bu sene 23 Nisan Bayramı’mızı meydanlarda kutlayamayacağız ancak evimizde ve kalbimizde unutamayacağımız bir gün olarak tarihe geçecek.

Çocuk Bayramı vesilesiyle, çocuklarımız ve geleceği için ne yaptığımızı ve neler yapacağımızı ve dahi neler yapmamız gerektiğini bir kez daha masaya yatıralım.

Çünkü çocuklarımız her şeyimiz adeta yaşama sebebimiz ve geleceğimiz...

Durum böyle olunca onlar için yapacağımız yatırımlar ve harcayacağımız emeklerin ne kadar önemli olduğunu bu zor süreçte daha kolay anlıyoruz.

Nasıl ki dünyaya geldiklerinde el bebek gül bebek bakıyorsak, çocukluk çağında yani eğitim ve öğretim dönemlerinde görevlerimiz ve sorumluluklarımız daha çok artıyor.

Bu çalışmalar hem bireysel hem de kurumsal anlamda zamanında ve doğru yapılırsa onlar da günü geldiğinde bizden gördükleri gibi görevlerini daha doğru yapacaklardır.

Temsili olarak bugün bir çocuk Cumhurbaşkanı olamayacak.

Bakan olamayacak, Vali olamayacak, Kaymakam olamayacak, Belediye Başkanı olamayacak.

Ancak...

Gerçekte bugünün gençleri, geleceğin idarecileri ve yöneticileri olacak. Daha iyi yetiştirmek istiyorsak onlara her daim hak ettikleri değeri ve önemi vermemiz gerekiyor.

Makamlara getirdiklerimiz için liyakat ve ehliyete çok çok dikkat etmemiz gerekiyor.

Daha güçlü Türkiye için.

Koronavirüsle mücadelede devletimizin gayretleri ve başarıları ortadır. Yurt dışında mahsur kalan Türk vatandaşların Türkiye’ye olan transferlerini hep beraber izledik ve duygulandık. Canla başla çalışan sağlık camiamız ve sağlık sistemimizin ne kadar sağlıklı olduğunu gördük.

Türkiye güçlü ve merhametli ellerini, üstelik dünyanın birçok ülkesine de uzatarak yardımlar gönderdi ve göndermeye de devam ediyor...

Allah (c.c.) hiç kimseyi vatansız ve sahipsiz bırakmasın.

Güzel vatanımız hepimize yeter.

Yeter ki biz üstümüze düşeni hakkıyla yapalım.

Unutmayalım ki bizim geçmişimiz ve tarihimiz çok “100” yıllar öncesine dayanır...

Geçmişte atılan sağlam temeller ve büyük gayretler de unutulmamalı.

Çocuklarımız da kendine düşeni yapacaklardır.

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;

O benimdir, o benim milletimindir ancak.