Bayadır sizlere pazar hikâyesi yazma fırsatım olmadı. Gündem yoğun ve dolu olunca. Bugün fırsat buldum ve sizlere günün hikayesini aktaracağım. Benim hoşuma gitmişti umarım sizlerin de hoşuna gider. Çıkarılması gereken dersler çıkarılır ve hoş bir vakit geçirirsiniz. Mutlu bir hayat vesilesi olur inşallah.

Mutlu bir evlilik, armağanların en özeli ve güzelidir. Mutsuz bir evlilik ise hayatı zindana çevirir.

Evlenirken kesinlikle dikkat edilmesi ve uyulması gereken kurallar vardır. Bu kuralların çoğuna da uysanız bazen başarısızlıkla sonuçlanır. Tabi mutlu bir evliğin anahtarı karşılıklı sevgi ve saygıdır.

Evlilik kararı insanın hayatında en önemli kararıdır.

Ya cennete ya cehenneme bilet alıyorsunuz…

Evlenmeden önce gözünüzü dört açın, evlendikten sonra yarısını kapayın derler.

Evli olan ve evlenmeye aday olanlara bir nebzelik te olsa ibret alınacak ve dersler çıkaracak bir hikaye aktaracağım sizlere bugün…

Ben fazla konuyu uzatmadan hikâyemize geçelim.

Baya yaşlı olan fakat çok dinç ve gençgörünümlü bir adam yaşarmış? Çevresinde bulunan herkes ona çok özenir vesorarlarmış;bu gençliğin sırrı nedir; diye İhtiyar delikanlı güler geçermiş her soruldukça bu soruya ama sorular sık, soranlar çoğalınca cevap vermenin vakti gelmiş sanki.

Düşünmüş nasıl anlatırım bu sırrımı kolayca herkese sonra karar vermiş

Tüm meraklıları evine yemeğe davetetmiş.

Bu davette size sırrımı açıklayacağım demiş Herkes merakla davete gelmiş Yemekler yenilmiş, içilmiş, sohbetler edilmiş vakit iyice gecikmiş ama gençlik sırrı ile ilgili tek kelam edilmemiş herkes konu ne vakit açılacak diye merek ederken adamcağız melek gibi sevimli hanımına seslenmiş:

Hatun, şu kilerde bir karpuz var getirir misin bize sana zahmet!Hanım hemen doğrulmuş kilere giderek kaş ile göz arasında bir karpuz getirmiş Adamcağız şöyle eliyle bir vurmuş tık tık diye sonra da: Bu olmamış hanım, güzel çıkmayacak, başka getirir misin bir zahmet demiş Hanım onu götürmüş bir tane daha getirmiş Adam onu da bir yoklamışyine beğenmemiş

Hanım sana yine zahmet olacak ama bu da olmamış başka bir tane getirir misin demiş, Başka istemiş? Bu böylece üç dört sefer daha tekrarlamış

Dedemiz beşincide karpuzu beğenmiş ve karpuz kesilmiş, misafirlere ikram edilmiş?

Herkes karpuzunu afiyetle yerken bizim dede sormuş Eeee? Arkadaşlar iste benim gençliğin sırrı burada anladınız mı?

Herkes birbirinin yüzüne bakmış kimse bir şey anlamamışaman dede demişler nerde? Anlamadık biz bu sırrı! Dede gülmüş efendiler demiş O gördüğünüz karpuz kilerde bir tanecikti, tekti Ben hanıma git de başka getir dedikçe o kilere gidip geliyor aynı karpuzu getiriyordu Bir kere bile aman be adam, deli misin nesin şu tek karpuzu ne taşıttırıyorsun bana defalarca demedi

Beni sizin önünüzde mahcup duruma düşürmedi İşte ben bütün gençliğimi bu hanımıma borçluyum. Biz birbirimizi hiç başkalarının önünde zor duruma düşürmeyiz aile içindeki hiçbir şeyi dışarıya yansıtmayız. Hep birbirimize destek olur, dert ortağı olur, yardım ederiz birbirimizle ilgili olan problemleri yine birbirimize anlatırız. İyi kötü her olayı da birlikte paylaşırız demiş.

Peki günümüzde çoğunlukla böylemi? Hatta bazı insanlar televizyonlara çıkıp aile sırlarını ifşa ediyor akabinde de barışmak istiyor. Çöz çöze bilirsen sorun yumağı haline getirmemek lazım diye düşünuyorum.

Evet sevgili okur;Hani derler ya’ Bedenle alan AŞK pazara kadar, ruhla olan AŞK fizana kadar. Her ikisi de bulursanız o AŞK mezara kadar.

Ne mutlu mezara kadar sürdürebilenlere.

Ne mutlu el ele gönül gönül’e olanlara.

Ne mutlu zorlukları birlikte aşanlara.

Herkese bir ömür boyu mutluluklar dilerim.