“Dünyada bir tane dahi çocuk mutsuz olduğu sürece, büyük icatlar ve ilerlemeler hiçtir! (A.Einstein)”

“'Dağ' kendisine yapılanları asla unutmaz. Üzeni bitirir, seveni abat eder. 'Dağ' havası serttir, insanı merttir” diye başlayan 'Dağ'ın öteki yüzü' adlı manevi babam Osman Gürçay'ın haberini okurken tüylerim diken diken oldu.

Geçtiğimiz hafta içinde Keles çok anlamlı bir buluşmaya ev sahipliği yaptı. Esentepe Kadın Dayanışma ve Kültür Derneği, 'Minik ayaklar üşümesin' diyerek Gelemiç ve Sorgun köyü ilkokullarında öğrenim gören yaklaşık 30 minik öğrenciye bot yardımı yaptılar.

Gerçekten de Dağ'ın kışı sert insanları merttir. Sert kış mevsiminin kendini hissettirmeye başladığı şu günlerde minik öğrencilerin o masum yüzlerinin gülüp sevinmelerine ben de şahitlik ettim. Bu anlamlı günde Keles ilçe protokolü genç ve idealist Kaymakamı Mehmet Faruk Saygın önderliğinde oradaydılar.

Gelemiç ve Sorgun ilkokullarında öğrenim gören minik öğrenciler arasında kurulan duygu zinciri bu minik yürek ve ayaklara adeta bahar havası getirmeye yetmişti.

Bu güzelliği yaşatan, Esentepe Kadın Dayanışma ve Kültür Derneği’nin, bu anlamlı etkinliği organize eden Hatice Gürçay, Zahide Telli, Gülnur Alçiçek ve Şebnem Köroğlu önderliğindeki diğer emeği geçen tüm üye ve yardımseverlere bu minik öğrenciler adına şükranlarımı sunmak istiyorum.

Değerli, Osman Gürçay'ın dediği gibi; “Hayırseverler! Mutluluğu uzaklarda aramayın, Dağ’a çıkıverin ama Uludağ’a değil, Uludağ’ın güneyine verdiğiniz her desteğin aynı zamanda Bursa’ya hizmet olduğunu bilin.

Ama sakın yanlış anlamayın! O insanların size uzattığı el boş değil, dostluk ve bereket doludur. Onların hepsinin yüreği birer ağadır sakın incitmeyin.

Sadece paylaşın!

Görün bakın nasıl mutlu olacaksınız.

Hem bilin ki gelecek ve yaşam dağlardadır. Oraya yapacağınız her yatırım katıyla ve sağlıklı yaşam olarak size geri dönecektir...”

Sağlıcakla kalın...

Günün Sözü:

“Biz de çocuktuk, bir şeyler öğrendik. Bildiklerimizle övündük, eğlendik. Şu oldu, bu oldu da ne oldu? Bir bulut gibi geldik, yel gibi geçtik… (Ömer HAYYAM)”