İnsanların olduğu gibi şirketlerin de bir hikâyesi vardır. UBER’in kendi sitesindeki bilgiye göre ilham kaynağı şu şekilde:

Travis Kalanick ve Garrett Camp, 2008 senesinde karlı bir Paris akşamında taksi bulmakta sorun yaşadı. Böylece basit bir fikir buldular; bir butona dokunun ve bir araç bulun.

Bir ilhamla bugün dünyanın birçok ülkesinde hizmet veriyorlar. Tabii ki her şirket olduğu gibi UBER de ciddi mücadele ve deneyimlerle bir yere gelir.

İlk bu hizmeti İstanbul’da okuyan oğlumdan öğrendim. 

3 yıldır Türkiye’deler. Önce İstanbul sonra Bodrum ve Çeşme sırada Ankara, İzmir, Antalya var.

Daha sonra belki sırada Bursa

Peki, neden UBER tercih ediliyor?

Birçok sebep yazılabilir. Öncelikle günün akıllı telefon ve sistemlerinde kayıtlı olması ve kolay ulaşılması, daha güvenli olması ve kaliteli bir hizmet verilmesi v.s.

Her sektörde hizmet yarışı vardır. Kendinizi yenileyemez iseniz bir gün yok olmaya mahkûmsunuzdur.

Günlerdir haberlerde okumuş ya da seyretmişsinizdir.

"UBER uygulaması (Kamu Denetleme Kurumu) KDK’ya taşındı"

"UBER'e karşı İzmir'den ‘Sarı Teknoloji’"

"Taksici esnafının UBER’e açtığı davaya başlandı"

"Taksicilerden İstanbul Adliyesi önünde 'UBER' eylemi"

"Taksicilerden ‘UBER’ tepkisi"

"Taksiciler tarafından darp edilen UBER sürücüleri"

"Taksiciler müşteri gibi çağırdıkları UBER şoförlerini dövdü"

Benzer başlıklarla bir sürü haber yapıldı.

Dün 15 Mart Dünya Tüketiciler Günü idi. Biz de dün o konuya değindik.

Tüketicilerin hakları ve istekleri.

Yerli üretim yapmalıyız.

Yaparken mutlaka kaliteli yapmalıyız ki tercih edilelim.

Bizim derdimiz bir yabancı markayı tanıtmak değil.

Bizim derdimiz neden tüketici talep ve isteklerine göre kendimizi yenileyemiyoruz.

Var olan hizmeti daha iyi şartlara taşımıyoruz.

Bir zamanlar AVM ve bakkal mücadelesi gibi. Acısını ve bedellerini hâlâ ödüyoruz.

Biz bir araya ne kadar gelebildik ne kadar kendimizi geliştirdik?

İhtiyaçlara cevap verebildik mi?

Her sektörde olduğu gibi artık uyanmalıyız.

Öncelikle Taksiciler Odası, halkla ilişkiler ve Ar-Ge birimini çok hızlı bir şekilde harekete geçirmeli ama bu göstermelik olmamalı.

Başta basın olmak üzere danışmanlar tutsunlar. Eksikleri gidersinler. Aksi taktirde bir bir eksilir ve yok olursunuz.

Mutlaka işini yapanlar var. Sözümüz onlara değil elbet.

Ama birçoğumuzun yaşadığı sorun ve eksikler de herkesin malumu.

Özeleştiriye açık olacağız. Kaliteli ve güvenli hizmeti kat kat artıracağız. Teknoloji ile iç içe olacağız.

Tehditle değil gerçek tedbirlerle iş yapmalıyız. En iyisini yapmaya gayret edeceğiz.

O zaman kendimiz milli ve yerli UBER kurar ve çalıştırırız.

Hatta işi daha da genişletip dış ülkelere bile hizmet veririz.

Yeter ki azim ve istek olsun.

Devletimiz sizlere destek veriyor, bu destekleri fırsata çevirelim.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin “Akıllı Şehir” konseptine milli yazılımla hizmete açtığı ‘İTAKSİ’ projesinin benzerleri veya daha iyisi yapılabilir.

Özetle geçmişten kalan alışkanlıklar değişsin. Elbette iyi alışkanlık daim olmalı. Tüketiciyi dinleyin ve istekleri uygulayın. Göreceksiniz ki sonuç korku değil umut dolu olacak. Büyüyeceksin siz de müşterileriniz de daha mutlu olacaksınız.

Temiz olmaktan, konforlu hizmet vermekten, güler yüzlü olmaktan, dürüst olmaktan, güvenli olmaktan, kurallara uymaktan, yerli ve milli olmaktan korkmayalım