“Dünyanın en zor işi Türk milletini ayağa kaldırmaktır.” 
Bu söz Mustafa Kemal Atatürk’ün İsmet İnönü’nün sorusuna verdiği cevaptır. 
Bu durum aynen bizim camia için de geçerlidir.
Kaldı ki bundan doğal bir şey de olamaz.
Zira soydaşımız bu milletin ta kendisidir.
Her şeyden öte de Balkanlara ilk ayak basan Osmanlı’nın en cesur fertleri akıncıların torunlarıdır.
93 harbinden bu yana belli aralıklarla Balkanlar’dan tekrar ana vatanına dönen soydaşımız, vatanına milletine en iyi şekilde hizmet etmiş, gittiği her yerde oraların kalkınmasına inanılmaz katkılar yapmıştır.
Nitekim soydaşların yoğun olarak ikamet ettiği şehirlerin sanayi bölgelerine bakılınca en çok işletmenin soydaşlarımıza ait olduğu görülür.
Aynı şekilde kurum ve kuruluşlarda görev yapanların en başarılıları arasında yine soydaşımız vardır. 
Soydaşımız her alanda var, tek yer hariç:
Karar vericiler.
Buralarda yer almamak yıllardan beri soydaşımızın biriken sorunlarının çözüm noktasında sıkıntı yaşamalarına sebep olmuştur.
Her ne kadar zaman zaman kısmi çözümler üretilse de uygulama aşamasında gereken takip yapılmadığından bu sorunların çözümleri de beklentileri tam olarak karşılamamakta.
Bundan dolayı öteden beri ısrarla bu karar vericilerin arasında olma gereğinin altını çizdik.
Karar vericilerin arasında olunsun ki, sadece sorunların çözüm aşamasında değil, sürecin uygulama aşaması da gerektiği gibi takip edilsin.
Çünkü atalarımız boşuna; “Damdan düşenin halinden en iyi damdan düşen anlar” dememiş.
Karar vericileri tayin etmesinin ötesinde, esas karar verici bizzat siyaset kurumudur.
İşte bu kurumda etkili olamadığımız için, doğal olarak da karar vericilerin arasında yokuz.
Bunun tek yolu da aramızdaki birlik beraberliği tesis etmektir.
Ve asıl sorun yıllardan beri bu birliğimizi tesis edememiş olmamızdadır.
Bu herkes tarafından bilinen bir gerçektir, ancak bunu başarmak için yeterince etkili adımlar atılamadığı da ayrı bir gerçek.
Bireysel olarak her alanda son derece başarılı fertlerimiz var, ama  daha fazlası için sadece işinde iyi olmanın yeterli olmadığını artık herkes çok net idrak etmiştir.
Daha fazlası için, yönetici pozisyonları için, daha farklı destek gerektiğini herkes iyi anladı.
İşte tam da bu farklı desteğin yolu aramızdaki dayanışmadan geçmekte.
Yıllarca bir türlü sağlayamadığımız bu dayanışmayı son zamanlardaki gelişmelere bakıldığında bu konuda umutlu olmamız için fazlasıyla sebep olduğunu görebiliyoruz.
Son zamanlarda kimlerle görüşsek herkes aynı şeylerden bahsetmekte.
Artık birlik içinde hareket etmemiz gerektiğini, bu yönde kendilerine ne düşerse yapmaya hazır olduklarını dile getirmekte camiamızın insanı.
Artık çok net görülüyor ki uyuyan dev uyanmak üzeredir.
Son dönemde camiamızda hissedilen kıpırdanma bir devin diriliş emareleridir.
Evet! Mustafa Kemal’in dediği gibi:
“Dünyanın en zor işi Türk milletini ayağa kaldırmaktır.”
Ancak sözünü “Ama daha da zor olanı, harekete geçince bu milleti durdurmaktır” diye bitirmiştir.
Aynen de; bu camia bir defa harekete geçince onu durduracak bir güç yoktur.