Bu hafta bir dizi etkinliğe katılmak üzere doğup büyüdüğümüz toprakları ziyaret ettik. Batı Trakya Sadık Ahmet'i anma törenleri ve Naim Süleymanoğlu'nun anıtının açılışı başta olmak üzere değişik siyasi parti ve STK yöneticileriyle bir araya geldik.
Balkanlar’ın önemini anlatmaya gerek yok.
Coğrafik konumundan dolayı dünyanın en stratejik bölgelerinden biridir.
Bundan dolayı tarih boyunca buraları küresel güçlerin ilgi odağı olmuştur.
Bu güçlerin çıkar mücadelelerinden dolayı Avrupa’nın kanayan yarası diye adlandırılan bu bölgenin yarası hiç kapanmamıştır.
Ülke olarak buralarda sahip olduğumuz soydaş nüfusumuzdan dolayı Balkanlar’da en etkin güçlerin arasında olmamız gerekirken esaslı, sistematik ve uzun vadeli politikalarımızın olmamasından dolayı ki özellikle son yıllarda gidilen anlayış değişikliği ile dış politikanın olmazsa olmazı olan istikrar ve devamlılık bozulduğundan buralarda etkinliğimiz istenilen düzeyin çok altındadır.
Büyük devletleri büyük devlet ve küresel güç yapan en önemli unsurlardan biri dış politikalarındaki devamlılık ve istikrardır. Oralarda on, hatta yüz yıl sonrası için stratejiler geliştirilip, planlamalar yapılır. İktidarlar değişse de planlanan politikalara sadık kalınarak uygulanmaya aynen devam edilir.
Bundan dolayı bu devletler büyüktür ve küresel arenada söz sahibi ve oyun kurucudur. İstikrarlı ve devamlılığı olan, uzun vadeli projeksiyonu olan politikalarınız yoksa bu oyun kurucuların arasında yer almanız mümkün değildir.
Ülke olarak son yıllarda dış politikada peş peşe yaşadığımız başarısızlıklar, bölgemizin en önemli gücü olmamıza rağmen ve hemen yanı başımızda cereyan eden olaylar birinci derecede bizi ilgilendirmesine rağmen, oyun kurucuların arasında değil de ancak başkalarının kurduğu oyunlara figüran olarak yer almamızın temel sebebi dış politikada devlet politikaları değil parti politikaları uygulanmaya kalkışılmasındandır.
Bu duruma, ilgili kurumlarda görev yapan deneyimli, bilgili ve birikimli kadroların değiştirilmesi de eklenince önümüze bu tablonun çıkması kaçınılmaz olmuştur.
Dış politikada yaşanan olumsuzluklardan Balkanlar da nasibini almıştır.
Bütün Balkan coğrafyasında soydaşlarımız arasında bölünmüşlük ve iç çatışmalar hâkim ki aramızdaki bu husumetleri alevlendiren fazlasıyla dış müdahaleler olduğunu söylemeye gerek yok.
Oralarla ilgili soydaşlarımızın sorunlarını ve beklentilerini içeren uzun vadeli stratejilerimiz ve eylem planlarımız olmadığından son yıllarda yaşanan bölünmüşlük bu durumun kaçınılmaz yansıması olmuştur.
Nasıl olsun ki?
İlgili kurumlarda, Balkanlar’la ilgili birimlerde, soydaşımızın sıkıntılarını, dertlerini, onların yaşam biçimini, kültürünü tanımayan, oralarla alakası olmayan kişiler görevlendirilirse ortaya çıkan sonuç da ancak bu olur.
Yıllarca STK'larımız oralarla ilgili esaslı kalıcı ve istikrarlı politikalar üretilemezse, bundan öte oraları bilen donanımlı kişiler görevlendirilmezse sıkıntıların çıkacağı konusunda defalarca uyarılarda bulunmuşlardır.
Bu uyarılar dikkate alınsaydı bu sorunların hiçbiri yaşanmayabilirdi.
Oysa o coğrafya ülkemiz için en stratejik bölgedir.
Bu bölge gelişmiş dünyaya açılan penceredir.
Bu bölge ülkemizi muasır medeniyetler seviyesine ulaştıracak yolun köprüsüdür.
Küresel güç olmanın yolun Balkanlar’dan geçtiğini herkes anlamalı artık.