Bursaspor - Fenerbahçe maçına keşke gecikseydim de ikinci yarıya yetişseydim...

O ahı gitmiş vahı kalmış gelenin 3 gidenin 2 attığı Fenerbahçe karşısında Timsah’ın ilk yarıdaki oyununu görünce, “Eyvah yine ikinci yarı kâbusu, düşme potası hesapları mı yapacağız” diye iç geçirdim...

Sonra, ikinci yarı başladı TSYD'nin Fener maçına özel ara menüsünün zenginliğini görünce biraz moralimiz düzeldi. İyi geldi bol poğaça, baklava, bol kahve çay.

İçimizi ısıttık da tribündeki yerimizi aldığımızda yüreğimiz ısınacak mı diye düşünmeye başlamadık değil hani...

Yanılmak bazen çok güzel…

Biz de ikinci yarıya girerken yanıldık...

Sakho, Lima ve Yusuf Erdoğan değişikliği bayağı işe yaramış

ya da Timsah içeride iyi fırça yemiş Samet Hoca'dan bilinmez

ama belli ki bir el değmiş Yeşil Beyazlılara.

Kanarya nefes alamaz hale geldi, Ersun Yanal hop oturup hop kalkmaya başladı saha kenarında...

Tribünde ise on binlerce kişinin yüreği hop oturup hop kalkıyordu kaçan golleri gördükçe...

Sonunda Malatya maçında son saniye penaltısını kaçırarak takımı üç puandan eden Aytaç Kara bu kez son saniye kafasıyla 1 puanı kurtaran isim oldu...

Maç bitti; anladım ki bu statta biz artık rahat maç seyredemeyeceğiz.

Hep adrenalin, hep heyecan bunlar güzel de ama arada bir de şöyle farklı kazanalım maçları, hem averaj için hem de bizim yürek için iyi gelir.

Ama anladım ki bu takım iki sezondur yaşadığı küme düşme sendromunu bu sezon yaşamaz.

Hatta biraz şansı da yaver giderse iyi bir seri yakalarsa ilk 5'i zorlar ve Avrupa biletini kapabilir.

Evet, maçın ilk yarısı çok kötü oynadık.

Pozisyon bulmakta zorlandık bulduğumuz pozisyonları da değerlendiremedik. İkinci yarıda sahada olduğumuzu hatırladık.

Taraftar her zaman ki gibi çok coşkulu idi…

Biraz daha gayret gerek.

Sorunlar da belli çözümler de belli.

Umarız yanlışlardan ders alırız. Gerekenleri yaparız.

Haydi hayırlısı...