Suriye'de Fırat'ın doğusundaki büyük sıkıntı devam ederken Kuzey Irak'ta Sincar bölgesine NATO birliklerinin sevk edileceğine dair haberler, bunun yanı sıra Doğu Akdeniz'e gelen Amerikan uçak gemisi ile birlikte 22 savaş gemisi ve Yunanistan'ın orta, kuzey ve Batı Trakya bölgelerine 5 Amerikan üssünün yapılmaya başlanması bu kadar tedbirin kime yönelik olduğuyla ilgili Türk basınındaki yorumlar aldı başını gidiyor.

Bu aşamada Türkiye'nin en büyük ve en önemli girişimi en üst seviyede olmasa da Mısır’la Doğu Akdeniz'deki karşılıklı çıkarların konuşuluyor olması, masaya yatırılıyor olması.

Bu anlamda Türkiye'nin kıta sahanlığına saygı duyarak kendi tarafında kalan bölgelerin ruhsatlandırma çalışmasına başlayan Mısır’ı da unutmamak lazım.

Son uyarı mı?

Fakat durum ne olursa olsun ülkemizin güneyden Suriye ve Irak tarafından sıkıştırılmaya çalışılması ve bunun yanı sıra Batı Trakya ve Yunanistan tarafında kurulmaya başlanan Amerikan üslerinin durumu derken önümüzdeki hafta gerçekleştirilecek olan(eğer bir erteleme ya da tehir olmazsa) Çin Halk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı'nın Ankara ziyareti oldukça durumu önemli bir hale getirmiş durumda.

Durum bu vaziyet alırken S-400’ler konusunda olsun, kendi güvenliği için bazı girişimlerde bulunma konusunda olsun ve en son olarak Akkuyu Nükleer enerji santrali yapımında olsun Rusya ile iyi bir ilerleme sağlayan Türkiye'nin şimdi de Çin ile diyaloğa girmesi çok çok uzun yıllardan beri ilk kez Dışişleri Bakanlığı seviyesinde Türkiye'yi ziyaret etmesi bence görünen o ki Türkiye'nin Amerika'ya son uyarısı gibi gözüküyor.

Bu yığınak kime karşı?

F-35 konusunda sert tutum, S-400’lerle ilgili anlaşılmaz tavır, Kuzey Suriye'ye yapılan muazzam askeri sevkiyat, şimdi Sincar’a yapılması düşünülen aynı şekilde ki tavırlar, Türkiye'yi köşeye sıkıştırarak Recep Tayyip Erdoğan'ı indirme çabası ve Türkiye'nin bu ablukadan çıkmaya yönelik çözüm arayışları şeklinde de aslında özetleyebiliriz bu yaşanılanları.

NATO birlikteliği, stratejik ortaklık vesaire derken Amerika'nın her dediğini yapan Türkiye mükemmel bir ortak iken yukarıda anlattığım birçok sıkıntıya rağmen Amerika'nın hala daha kendi çıkarları uğruna Türkiye'den bu aşırı beklentileri gerçekten inanılmaz,  müthiş bir emperyal baskı.

Türkiye elbette bu sıkışmışlıktan, ablukada çıkacaktır ve İnönü'nün de zamanında söylediği gibi dünya tekrardan kurulur ve Türkiye'de bu yeni dünyada kendine bir yer bulur.

Durum böyle olmasına rağmen hala daha içerdeki R.T.Erdoğan düşmanlığı kimin ekmeğine yağ sürmeye çalışma gayretidir acaba?