Birinci kuşak, zahmeti çekti.
İkici kuşak, markayı güçlendirdi.
Üçüncü kuşak, rehavete erdi, her şeyi…
Yüz yıla yaklaşan bir marka, yönetim beceriksizliği ve aile içi iletişimsizlik nedeniyle yara aldı ve şirkete kayyum atandı.
Konkardota talebinde bulunuldu. O ortak yaptı, bu ortak yaptı, kim yaptıysa yaptı, bir çuval kestaneyi berbat etti!
Emsallerine göre, kalite farkından ziyade, tanınırlığının ve marka bilinirliliğinin fazla olması nedeniyle daha pahalı olan "Kafkas Kestane Şekeri" sahipleri;
Akıllarını başlarına toplamalı, iletişimsizliği ortadan kaldırmalıdır.
Aile ve işçi ile kavgayı değil, ailenin gücünü arkalarına alarak, iş barışını sağlayarak, Bursa'nın bir markasının daha yok olmasını engellemelidirler.


 
Kamuoyunda; "Ekonomik kriz dolayısıyla bir firma daha bu hale geldi" şeklinde yapılan yorumlar doğru değildir ve bu işin ekonomik parametrelerle alakası yoktur!
Aksine, emsallerinden daha pahalı olan Kafkas'ın, pazarı da oldukça yaygındır.
Profesyonelleşemeyen bir anlayışın sonucunda, büyüklerinin emek vererek marka değerini yükseltmiş olduğu bir gıda firmasının hazin durumu karşısında üzüntümüzü paylaşıyor ve beceriksiz üçüncü nesli, suçluyor ve eleştiriyoruz.
Bazı arkadaşların "Bursa markasına sahip çıksın" şeklinde sözlerini duyunca güldüm!
"Ben şirketimi satacağım ve ben markamı batıracağım" diyen bir anlayışa, sahip çıkmak ne mümkün!...
Yazık!...
Beceriksizlik ve kalitesizlik neticesinde ortaya çıkan bu fotoğraftan dolayı, bir Bursalı olarak üzüntülüyüz ve asla memnun değiliz.
Kısaca, kardeşler bir marka üretti, çocukları markayı mahvetti!

***

BURSA KADIN PLATFORMU
Bursa Platformu Kadın Kolları, kuruluş çalışmalarını tamamlayarak, Bursa ile ilgili projeler oluşturmak üzere, sinerji toplantılarına devam ediyor.
 
Her geçen gün yeni üyelerin katılımıyla güçlenen Bursa Platformu Kadın Kolları, Suzan Yiğit in başkanlığında, Bursa'da farkındalık oluşturacak projelerle, kaliteli bir organizasyon haline gelecek olduğuna yürekten inanıyor ve tüm üyelere başarılar diliyoruz...
İnanıyoruz ki;
"Kadın ayağa kalkarsa, medeniyet ayağa kalkar..."

***

VAZGEÇME
Kar, erir.
Yağmur,diner.
Fırtına, gider.
Bulut, dağılır. 
Gece, sabaha kavuşur. 
Tan Yeri, ağarır. 
Ve güneş ufuktan yeniden doğar...
Karakterin sağlamsa; sen her yerde varsın.
Varsın, kara bulutlar dolaşsın çevrende.
Dağılacaktır her şey senin sinende...
Yeter ki sen ol her yerde...
 
Düşsen de derde; 
SEN YALNIZCA "ALLAH" DE...
Ve güneş ufuktan yeniden doğacak...
Ve o gün, sen şöyle sesleneceksin;
"YÜRÜYELİM ARKADAŞLAR!"

***

TEŞEKKÜRLER DENİZ ZEYREK

"26-29 Haziran günlerinde Fransa'da Uluslararası Standart Örgütü İSO'nun bir toplantısı vardı ve burada "Arı Ürünleri Komitesi"nde Türkiye de üretilen balların geleceğini etkileyecek önemli tartışmalar yaşandı. Türkiye, dünya bal üretiminin yüzde 6'sını gerçekleştiriyor. Çin. adeta fabrikasyon balları ve arı ürünlerinin özelliklerini, ISO standardı haline getirip bütün dünyada bal pazarını ele geçirmek istiyor. 
Türk Standartları Enstitüsü (TSE) bu girişimin farkına varmış ve Çin'in adımını boşa çıkarmak için yoğun bir çaba sarf ediyor. 
ISO standardının Türkiye'nin bal standardının altına düşmemesi için uğraşıyor. Bu bilgileri İSO'daki komitede TSE'yi temsilen başkan yardımcısı olan Prof. Nevzat Artık'ın Bereket TV'deki programda söylediklerinden öğrendim. 
Konu çok teknik görünebilir ama Türkiye'nin dünya arıcılık pazarındaki yeri, arıcılıkla geçinen çiftçilerimiz ve sağlıklı/doğal bal ve arı ürünleri tüketmek isteyen vatandaşlar için çok önemli. TSE'nin bu konudaki mücadelesine tam destek vermek lazım."
 
Yukarıda okuduğunuz metin, Gazeteci ve yazar Deniz ZEYREK'in köşe yazısından olduğu gibi alıntıdır.
Bu yazı yayınlandığı gün, onlarca arkadaşımız bu yazının linkini bizimle paylaştı. 
Yazıyı okuyunca, Deniz ZEYREK'in hassasiyeti ve TSE'nin vermiş olduğu mücadeleyi ulusal düzeyde dile getirmesinden memnuniyet duyduğumuzu ifade etmek istiyorum ve tüm köşe yazarlarında aynı anlayışın olmasını, geleceğin tek güçlü silahı olacak olan Standardizasyonun sürekli gündemde tutulması gerektiğine inanıyorum.
"TSE'nin bu konudaki mücadelesine tam destek vermek lazım" sözünün anlaşılmasını, sanayicimizin Standardizasyon konusunda duyarlı hale gelmesini, bilinçlenmesini ümitle bekliyoruz.
 
Böyle devam ederse; "Belirlenen kurallara uyan bir sanayi" anlayışıyla geldiğimiz yerden öteye geçmemiz mümkün değildir.  
Nitelikli üretim hamlesini yapabilmemiz için "Kuralları belirleyen sanayi" anlayışına geçmeli, Standard hazırlama da (Teknik Komiteler de) görev almalıyız.
Teşekkürler Deniz ZEYREK, gerçeği gördüğünüz için, gerçeği yazdığınız için, TSE'ye desteğiniz için ve  gerçekten konuya hakim olduğunuz için..