Asrın illeti yeni tip koronavirüs sebebiyle dünya zor günlerden geçmeye devam ediyor. Şiddeti ve yayılımın etkisinin azalması hepimize yeniden umut verdi.

Dünyayı derinden saran, sarsan ve kavurup yakan yeni tip virüs malum her şeyi alt üst etti.

Ülke olarak yeni tip koronavirüsle tanışmamızın ve mücadele etmemizin 107. günü.

Futbol, kuşkusuz ki milletimiz için vazgeçilmez bir aksesuar gibi…

O olmadan hep bir eksiğiz aslında…

Hayatımızı ona göre kurgularken,

randevu saatlerimiz çakışırsa maçı seçiyoruz…

Kimilerimiz ‘anne, baba veya eş’ gibi görüyor takımlarını.

Kimimiz düğününde halayı bırakıp, penaltıya koşuyor…

Hani aşkını anlatır ya delikanlı sokak ortasında:

Çoook seviyozz be abi!

Kızdığımızda bile en fazla 1 saat sonra yorumlara dönüyoruz

Futbolu toplum olarak böyle yaşıyoruz…

Koronavirüs süreci patladıktan itibaren bir yanımız hep buruktu…

“Halk içinde muteber bir şey yok devlet gibi,

Olmaya devlet cihanda bir nefes ‘sıhhat’ gibi…” buyurmuş Muhteşem Süleyman…

Sağlık her işin başı tabii…

Yine de o yeşil sahalar hep girdi rüyalarımıza!

96. gün geçti gitti…

Yeniden ‘yâr’ımıza kavuştuk, hasret giderdik…

Yine o santra çizgisine konuldu top.

‘Ya Allah, Ya Bismillah, gazamız Süper Lig’ diyerek geçtik,

Keçiörengücü- Bursaspor maçında, ekran karşısına

İnanmak, başarmanın yarısıdır’ derler, çok da doğru söylerler…

90 dakikada aklında ne kaldı?” diye sorarsanız,

“Maçı izlemişsinizdir, sizin ne kaldı?” diye yanıtlarım…

İsteksiz, ruhsuz ve rakibe nereyse teslim bayrağı çekmiş takım…

Müdahaleden yoksun, mücadeleden yorgun bir teknik adam.

Saç baş yolan on binlerce taraftar ve 1-0’lık hüsran

96 günlük orucu böyle açmamalıydık…

Bir mağlubiyetten fazlasıydı yitirilen, bedeli olmalıydı;

oldu da…

Keçiörengücü, Timsah’ın başına ne çoraplar ördü!..

İlk ayrılık haberi Sportif Direktör Selçuk Erdoğan’dan geldi…

Tepedekiler kurban istiyordu ama yetmezdi…

Teknik direktörlük koltuğu sallantıda olan İbrahim Üzülmez için tehlike çanları çalmaya başladı gün içinde!

Gemiyi sağ salim limana yanaştırmak isteyen İbrahim Kaptan’ın macerası denizin ortasında sona erdi.

Giderken de yol harcırahı 5 yüz bin liracık tazminat güvencesini de cebine koydu.

..Ve anında bir kamuoyu oluştu!

Doğal olarak da ‘Bursalı teknik adam’ figürü ön plana çıktı…

Sesler çığlıklara dönüştü…

Yönetim dinlemedi, ‘Metin Diyadin’ dedi, ertesi gün ‘yok o değilmiş’ dedi…

Daha sonra gündeme, Bursaspor’un eski neferlerinden İrfan Buz’un ismi geldi.

Nihayetinde Buz göreve getirildi. Yeşil Beyaz sevdamız için hayırlı olsun demek düşer bize de.

Gerçek şu ki;

Son 5 maçta Bursaspor’un kredisi bitti…

İflas etmek istemiyorsak, kalan haftalarda seri galibiyetlerle

Pupa yelken, yola koyulmak gerek…

Hayatta kazanılan hiçbir başarı tesadüf değildir.

Başarının ana babası çoktur, yenilgi ise yetimdir’

‘Üzülmez’ ile üzüldük… İrfan hocayla, sezon sonu ‘Buz’ tutmayız inşallah!