Zenginin biri vasiyette bulunmuş "Ben mezara konulduğum gün kim gelir benimle bir gece mezarda kalırsa servetimin yarısını ona bırakacağım" demiş.

Ve adam ölmüş.

Adamın vasiyeti çevrede zaten meşhurmuş.

Bütün çabalara rağmen kimse bu yüklü servet için vasiyete kulak vermemiş. Sonunda, şehrin en fakir hamallarından birisi çıkmış. “Hamal olarak yatıp, ertesi sabah zengin olarak kalkarım” diyerek talip olmuş.

Bunun üzerine cenaze merasiminden sonra hamalı da adamla birlikte kabre koymuşlar.

Hamal kabirde “İyi ettim de bu adamla buraya girdim. Çıktığımda hatırı sayılır zengin insanlardan biri olacağım” diye düşünüyorken bir gürültü kopmuş ve dünyada daha önce hiç karşılaşmadığı yüzlere orada rastlamış.

Gelen melekler, “Bu ölü olan zaten elimizde. Onu istediğimiz vakit hesaba çekebiliriz. İlk önce şu canlı olandan başlayalım” diyerek, başlamış art arda sorular sormaya:

“Malın mülkün var mı?”

“Sırtımdaki küfeden ve ipten başka hiçbir şeyim yok.”

“Peki o ipi ne karşılığında aldın? Sonra küfeyi ne iş gördün de nasıl elde ettin?

Ne kadara aldın? Aldığın kişiye hakkını ödedin mi? Gerçek değerinden mi ödedin?”

“Beş kişinin malını 10 kuruşa taşıdım. Biraz yedim biraz da biriktirip ipi aldım.”

Aldığın para hak ettiğinden çok düşük. Biz onlardan bunun hesabını soracağız.”

“Hak ettiğim parayı isteseydim, bana taşıttırmazlardı. Taşıttırmayınca da aç kalırdım...”

Cevap verdikçe ip ile ilgili başka sorular geliyor.

“Aldığın paranın ne kadarını yedin, ne kadarını biriktirdin?”

“On kuruş aldı isem, yarısını sakladım.”

“Hem ucuza taşımışsın hem de gıdandan kesmişsin. Kendi nefsine ve ailene zulmetmişsin. Nefsine zulmetmek de günahtır.”

Melekler hamalı sorgulamaya sabaha kadar devem etmişler.

Hamal ne cevap vereceğini düşünüp ecel terleri dökerken, sabah olmuş.

Gün ağarırken zengin adamın ailesi, yakınları, meraklıları ve kadı gelmiş ve hamalı mezardan çıkarmışlar.

“Hayırlı olsun, kutlarız” v.s. demişler. “Kimsenin yapamayacağı bir isi başardın ama artık zengin oldun.”

Hamal mezardan çıkar çıkmaz kaçmaya başlamış...

“Aman aman istemiyorum. Bütün mal mülk sizin olsun. Ben bir ipin hesabını sabaha kadar veremedim, o kadar malın hesabını kıyamete kadar veremem...”

Sevgili dostlar burada verilmek istenen mesaj helal kazanç olması. Yoksa tüm Müslümanlar sufi hayatı yaşasın fakir olsun diye bir şey yok.

Amma velakin son zamanlarda şöyle bir yanlışa düşenleri görüyorum Müslüman aleminde...

Biz bir gram hırsızlıkla bin ton hırsızlığı aynı kefeye koyarız...

Fakat bazılarımız sanki az çalan iyi Müslüman havasında...

O yapıyor ben niye yapmayayım havasında...

Hem ben onun kadar çalmadım havasında...

Kardeş çaldın mı, çaldın... O zaman fark etmiyor hırsızsın...

Yukarıda okuduğunuz kıssada gördünüz değil mi...

Bir kimsesiz garip bir hamalın iplik hesabını...

Allah'ın adaleti böyledir işte...

Bu sözüm özellikle siyasilere, belediyelerde özellikle para girişinin olduğu bölümlere...

Kamu hakkı kişisel hakka benzemez...

Kişiyle helalleşmek kolaydır ama milyonlarca insanı bulup nasıl helalleşeceksiniz...

Bilmem anlatabildim mi!..

Başkalarının hakkına göz dikmeden yanlış yollara sapmadan herkese hayırlı kazançlar dilerim…

Cümlemize hayırlı pazarlar olsun...