Yıllardır yazdığımız, çizdiğimiz, konuştuğumuz konuyu, İnsan ve Kalite Derneği Başkanı Sami ÖZTÜRK, yukarıdaki başlık adı altında yazınca, mutlu olduk. Bu mutluluğumuzun ifadesi olarak, yazıya dokunmadan sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Konu ile ilgili görüşlerimizi bir başka yazıda ifade edeceğiz.
"1999 yılında TSE’den ayrılıp kendi şirketim KADEM’de çalışmaya başladığımda kalite sektörü bakir bir sektör olarak gelecek vaat ediyordu. 
Milli kuruluşumuz olan Türk Standartları Enstitüsü (TSE), Bureau Veritas, SGS, TUV gibi uluslararası kuruluşlarla standartlar kapsamında Ürün/Hizmet Belgelendirme, Laboratuar, Sistem Belgelendirme konularında sektörde önemli ve etkin bir görev ifa ederek piyasa kurallarının oluşmasına yön veriyorlardı. 


   
Uyguladığımız ISO uluslararası standartları genel kuralları içerdiğinden kurumsal veya o yolda çaba gösteren firmalarımızda uygulanmaya başlamıştı. Kesin bir rakam olmamakla birlikte o yıllarda Türkiye’de 1500-2000 firma TS EN ISO 9000 standartlarına göre yukarıda bahsettiğim kuruluşlar tarafından belgelendirilmişti. Belgelendirmeye müracaat aşamasına gelebilmek için kuruluşlar 1-2 yıl hazırlık çalışmaları yapıyorlardı. 
Belgelendirilmesinde Baştetkikçi olarak görev aldığım önemli bir kuruluşun yetkilisi tam dört yıldır çalıştıklarını söylemişti. Binlerce çalışanı ve çok geniş bir üretim alanı olan firma buna rağmen ilk belgelendirme denetimindeki majör hatalar sebebiyle belge alamamıştı.


 
Sektörünün önde gelenleri arasında ve binlerce çalışanı olan başka bir kuruluş ise iki yıl sonrasında TSE’den belge almaya hak kazandığında Kalite Yönetim Sistem Belgesi Çankaya’daki köşkte Cumhurbaşkanı Sn. Süleyman Demirel tarafından verilmişti. 
Her sektörün en iyileri hak ettikleri belgeleri tek tek almak için çaba sarf ediyor ve masraf ediyorlardı. Zamanla Çevre, İş Sağlığı ve Güvenliği, Gıda Güvenliği, Bilgi Güvenliği, Otomotiv, Tıbbi Cihazlar gibi Yönetim Sistemleri konularında da belgeler verilmeye başlandı. 
 
Yönetim Sistemi Belgeleri, 24 ayar altın sertifikası kadar değerli idi. Ancak o tarihlerde Milli kuruluşumuz TSE dışında yerli kuruluşumuz yoktu ve Akreditasyon kuruluşu da(TURKAK) henüz kurulmamıştı. 1999 yılında zamanın koalisyon hükümetinin çıkardığı bir 4457 sayılı kanunla TURKAK 27.10.1999 tarihinde kuruldu. 
Atamalar, personel alımı, yer vb. gibi faaliyetlerin yanında Avrupa Akreditasyon Birliği’ne üye değil, verdiği akreditasyonlar geçerli değil gibi eksik bilgi, yalan ve iftiralarla da yüz yüze kalmıştı. Kadroları tam yeterli değildi. Her zaman olduğu gibi kurumların yöneticilerinin üzerindeki siyasi baskı Uluslararası standartlara göre(ISO) hareket etmelerini ve faaliyetlerini yavaşlatıyordu.


 
TURKAK akreditasyon faaliyetlerine başladıktan sonra yerli kuruluşlar da Akredite olarak Belgelendirme hizmetleri vermeye başladı. Bu aşamada TSE mevcut sistemini iyileştirerek ve dokümante ederek TURKAK tarafından akredite edilen ilk kuruluş olarak sektördeki konumunu güçlendirdi. 
Ancak sektör içinde ve dışındaki gözünü para hırsı bürümüş kalitesiz kişiler de KALİTE sektöründe boy göstermeye başladı. Bu kişiler TURKAK’tan akredite olmanın zorluğunu, Avrupa ve ABD kökenli belgelendirme kuruluşlarının akreditasyon yükümlülüklerini bildiklerinden, kolaya kaçarak Uzakdoğu Akreditasyonu JAS ANZ ile peynir ekmek gibi çoğu denetimsiz belge satmaya başladılar. 

O sıralarda TURKAK’ta Belgelendirme Sektör Komitesi’nde sektörün çok değerli temsilcileri ile sektörün gidişatı ve sorunlarını yaptığımız toplantılarda değerlendiriyorduk. 
Bütün problemleri masaya yatırıp tartışıyor ve çözüm yolları öneriyorduk. Mesela denetimsiz belgelendirme, haksız belgelendirme gibi konularda yetkililere bilgi veriyor ve önerilerde bulunuyor yöneticileri uyarıyorduk. 
 

Sonuçta yukarıda anlattığım zorlu aşamalardan geçerek ciddi masraflarla elde edilen Yönetim Sistem Belgeleri bugün A4 kağıt fiyatına verilmekte ve itibarı yerlerde sürünmektedir. 300-500 TL gibi komik fiyatlarla verilebilen ve değersiz bir belge haline gelmiştir. TURKAK Akreditasyonlu 87 Belgelendirme kuruluşu faaliyettedir. Akreditasyonlu ve Akreditasyonsuz yüz binlerce belge piyasada bulunmaktadır. Sahibine hiçbir katma değer sağlamadan. 
Nasıl bu duruma geldik? Hangi hatalar yapıldı? Ne gibi faaliyetler yapılabilir? Belgelendirme ve KALİTE sektörünün sorunları ve çözüm yollarına bir sonraki yazımda değineceğim."

***


TSE'DEN HABERLER (www.tse.org.tr)
TSE’den Avrupa’ya standart ihracatı

Türk Standardları Enstitüsü (TSE) Mühendislik İhtisas Kurulu’nda hazırlanan TS 13512 Taçlı Metal Kapaklar Standardı, Avrupa Standardizasyon Teşkilatı (CEN) tarafından Avrupa Standardı olarak onaylandı ve yürürlüğe girdi.
2013 yılında TSE Mühendislik İhtisas Kurulu’nda çalışmalarına başlanan TS 13512 Taçlı Metal Kapaklar Standardı; pazar payı, sağlık ve güvenlik gibi unsurlar doğrultusunda üç yıl süren fizibilite sürecinin ardından 2016 yılında CEN/TC 261/WG 21 Ambalaj Teknik Komitesi–Cam Ambalaj Çalışma Grubunda iş programına alındı.

 CEN’de de üç yıl süren teknik çalışmaların ardından söz konusu standart, geçtiğimiz Ocak ayında “EN 17177 Cam Ambalaj–Taç Kapak–26 mm çap, 6 mm yükseklikteki taç kapak” adıyla Avrupa Standardı olarak kabul edildi.
Meşrubat vb. cam şişelerde kullanılan 26 mm çapında, 6 mm yüksekliğinde plastik conta ile kaplanmış taçlı metal kapakların boyutlarını ve genel özelliklerini belirleyen standart, gıda güvenliği ve toplum sağlığı açısından önem taşıyor. Standardın Avrupa pazarı ve ülkemizin ithalat ve ihracat parametrelerinde ekonomik değer yaratması öngörülüyor.