Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2019 Mart ayı işgücü istatistiklerini önceki gün paylaştı. Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2019 yılı Mart döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 1 milyon 334 bin kişi artarak 4 milyon 544 bin kişi oldu. İşsizlik oranı 4 puanlık artış ile yüzde 14,1 seviyesinde gerçekleşti.
Geçen ay ise işsizlik oranı 4,1 puanlık artış ile yüzde 14,7 seviyesinde gerçekleşmişti.
Genç nüfusta 15-24 yaş işsizlik oranı 7,5 puanlık artış ile yüzde 25,2 olurken, 15-64 yaş grubunda bu oran 4 puanlık artış ile yüzde 14,3 olarak gerçekleşti.  
Geçtiğimiz ay genç nüfusta 15-24 yaş işsizlik oranı 7,1 puanlık artış ile yüzde 26,1 olurken, 15-64 yaş grubunda bu oran 4,1 puanlık artış ile yüzde 15 olarak gerçekleşmişti.  
İstihdam edilenlerin sayısı 2019 yılı mart döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 704 bin kişi azalarak 27 milyon 795 bin kişi, istihdam oranı ise 1,7 puanlık azalış ile yüzde 45,4 oldu.
Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 240 bin, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 464 bin kişi azaldı. İstihdam edilenlerin yüzde 17,3'ü tarım, yüzde 19,7'si sanayi, yüzde 5,5'i inşaat, yüzde 57,4'ü ise hizmet sektöründe yer aldı.
2019 yılı Mart döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre 630 bin kişi artarak 32 milyon 339 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,5 puanlık artış ile yüzde 52,9 olarak gerçekleşti.
İşsizlik istatistikleri açıklandığında İstanbul’daydım.
Beş yıl önce oğlumun isteyerek ve severek başladığı Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin sonuna gelerek mezuniyet töreni için Göztepe yerleşkesi Şehit Ömer Halisdemir spor salonundaydım.
Mutlu ve gururlu bir gündü benim ve benim gibi birçok baba ve anne için… 
Öğrenci ve öğretmenler için…
Gençler mezun olmuştu. Başladıkları üniversiteyi bitirmişlerdi.
Bana göre ise yeni başlıyordu onlar için asıl üniversite ve hayat…
İşsizlik her ülkenin ve her insanın sorunudur.
Bu sorunu çözmek için herkese iş düşüyor.
Bizler işsizliği konuşurken, yazarken ve dinlerken aynı zamanda işverenlerin kalifiye eleman bulamadığını unutmamamız gerekiyor.
İşçiyi çalıştıracak olan işverendir.
Önceki gün Marmara Üniversitesi’nin mezunlarının çoğunun gözlerinde ve sözlerinde bir kez daha şahit olduk. 
Üniversitedeki eğitim ve öğretimimizi acilen köklü bir şekilde değişim ve dönüşüme gitmemiz gerekiyor.
Hep söylerim ve söylemeye de devam edeceğim…
Herkes üniversite mezunu olmak zorunda değil ancak herkes bir meslek sahibi olmak zorunda.
Her üniversite mezunu iş aramak zorunda da değil tam tersine iş kurmayı düşünmeli ve birçok insanı yanında istihdam etmelidir.
Bunun için de gerçek anlamda bir eğitim ve öğretimden geçmeliler öğrenciler. Üniversiteden mezun olduklarında hayata, çalışmaya, sorumluluk almaya ve üretmeye hazır hale getirmeliyiz.
Bu iş sözde üniversite ve iş dünyası işbirliği ile değil gerçek anlamda uygulamalı bir işbirliği ile olur.
İşsizliğin ana nedenlerinden biri de çalışmayanların iş bulamaması değil iş beğenmemesidir.
İş beğenmeyenlere baktığımızda çocukluk, ergenlik öncesi ve ergenlik dönemlerinde daha çok yaşanıyor.
Ailesinin külfetlerine ortak olmak yerine ailesinin refahına ortak olarak büyüyüp yaşamaları.
Ben çektim çocuğum çekmesin düşüncesi ile yetiştirdikleri için üniversiteyi bitirene kadar hayattan soyutluyorlar. Hayattan soyutlanan çocuk dünya kendi etrafında dönüyor zannederek her istediğine sahip olacak düşüncesi ile iş beğenmiyor.
Hâlbuki küçük yaşlarda iş hayatında aktif rol almak gerekiyor. Kırsalda 5 yaşındaki bir çocuğun bile aile hayatına katkısı vardır.  
Ebeveynler mutlaka yaz tatillerinde çocuklarını her yıl en az 2 ay bir işte çalıştırmalılar. Bu da o çocuğun iş hayatına ve sosyal hayata adapte olmasını sağlayacak, üniversiteden mezun olduğunda nasıl iş kuracağını veya nereden başlayacağını daha iyi bilecektir.
Sorunlu ve sorumlu yazı işleri müdürümüz Ahmet Kundakcı’nın deyimiyle çocuklarınızı gereksiz yere şımartmayın, koruyalım derken kurutmayın. Bırakın çalışsınlar ve başının çaresine baksınlar. Gerektiği yerde yardımınızı ve desteğinizi gösterin.
Ülke olarak birçok imkân ve zenginliğe sahibiz.
Mantıklı ve yasal bir plan ve programla Türkiye’de işsizlik kalmayacağına inanıyorum.