Ulucami avlusunda bir seyyar tezgah… Adam bağırıyor ‘dedelere namaz kıldırır, gençleri namaz kılmaya alıştırır.’ Dikkatimi çekti yaklaştım tezgaha...
Baktım şu deri çakması meşinlerden yapılmış mestlerden.
Dedem bacakları rahatsız olduğu için eğilip doğrulamazdı, ‘abdest almakta güçlük çekiyorum ayaklarımı sıcak tutsun’ der giyerdi, oradan biliyorum. 

-Abi, şimdi bu mest namaz mı kıldırıyor? 
-Evet, kıldırıyor ya! 
-Peki, oruç da tutturuyor mu? 
-Namaz kılan oruç da tutar. 
-Peki, hacca da götürüyor mu? 
-Namaz kılan, oruç tutan haccada gider. 
-Ooo... Ne güzel! Bütün günahları döküyor desene? 
-Ben 55 yaşında adamım benimle dalga geçmeye utanmıyor musun? 
-İşine burnumu soktuğum doğrudur. Sen insanları kandırarak parasını alıyorsun, zekalarını ölçüp alay ediyor utanmıyorsun ben utanacağım he? 
İki gram akılla insan söğüşlemeye çalışan uyduruklar bize edep, haya, saygı öğretiyor! 
Utandım hem de çok!..
İnanç sömürüsü yapanlardan, insanların iki kuruşunu cebinden alanlardan, aklını kurnazlığa çalıştıranlardan, dindar görünen ama saman altından su yürütenlerden, toplumu hiçe sayıp menfaat peşinde koşanlardan... 
Evet, utanıyorum! 
Dinci kimdir? 
İnançlıymış gibi görünüp dini dünya işlerine karıştıran, kendi çıkarlarına araç olarak kullanan kimselerdir.
Dindar  kimdir? 
Dininin buyruklarını, kurallarını eksiksiz olarak yerine getiren, dinine çok bağlı kimsedir. 
Din nedir? 
İnsanların doğaüstü güçlere, kutsal saydıkları türlü varlıklara, tanrılara ya da Tanrı’ya inanma, tapınma biçiminde katıldıkları gizemli olgudur. Tanrı düşüncesine dayalı toplumsal bir kurumdur. 
İnanç nedir? 
Bir düşünceye çok sağlam bir biçimde, içten, gönülden bağlı bulunma, güvenle doğru sayma, Tanrı'ya, dine inanmadır. 
İman nedir? 
Bir şeye inanmak, bir şeyi tasdik etmektir. Dinin, inancın, imanın reddettiği şeylerden bir tanesi de yalandır. 
İman ile yalan bir arada durmaz... 
Yalan söylerken ağzımızı açtığımızda iman bedeni terk eder. 
İnsanları kandıran, hakkını gasp eden ise şeytanı besleyendir!
Her dinin her kültürün her toplumun kendi yapısında ahlâkı vardır ve bu görecelidir. Bizim aramamız gereken şey 'genel ahlâk kurallarıdır' bu da insan haklarıdır. 
Bizim dinimiz de güzel ahlâklı olmayı, dürüst olmayı emrediyor. 
Kul hakkı yememeyi, adil olmayı emrediyor. 
Kalp kırmamayı, birbirini sevmeyi, saygı duymayı, hoşgörülü olmayı emrediyor. 
Gıybetten, nifaktan uzak durmayı emrediyor. 
Kutsal değerleri ezip çiğneyen, inanç üzerinden hayatını kazanan, din ile toplumun değer yargılarını karartan simsarlar, burada ebedi yaşayacağını zanneden tüccarlar 'sekülerizm'e ibadet eden vicdan yoksunları. 
'Her kişinin dini vicdanı, dinsizliği de vicdansızlığıdır' diyerek... 
Maksim Gorki'nin sözleri geliyor aklıma. 
'Dünyanın gösterişli halleri, yapmacık çıkarcı insanları çekmiyor dikkatimi. Bana bir parça, yüreği güzel, samimi, insan lazım.'
Yüreği güzel insanlar, samimiyetin gerçekliğini yaşatan insanlar, kalbimizi sevgiyle doyuracak insanlar, ruhu ruhumuza değecek insanlar, ölmeden dünyayı cennet yapan insanlar gerek bize..