Şu Macron denilen bücür, bakmayın boyunun bücür olduğuna beyni şeytanla yarışacak boyutta...

Her fırsatta, Türklere, İslam'a laf çakmayı kendine marifet edinen bu şeytanın arka bacağına önceki gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan lafı fena yapıştırdı. Ben Kasımpaşalı çıkışlarına değil, güzel güzel cahilliğini benzettiği kısmını beğendim özellikle...

Ben şöyle anladım o kısmı: Biraz da kendi üslubumuzla benzetme yaparak, "Bak Macron, İslamiyet büyük bir dindir... Senin gibi içten pazarlıklı, ikircikli tipler bizim hoşgörü dinimizi anlayamaz...

Siyasi cahilliğine bir de genel ve özel cahilliğini ekleyince iyice mıçıyorsun... Seni daha önce de uyarmıştım.

İslamiyet hakkında bilgisizce konuşmak seni komik düşürmeye devam edecek! Yol yakınken, Allah ile savaşmayı bırak... Her ne yaparsan yap... Bizi seçim malzemesi yapmaya çalıştığın sandıktan mağlubiyetle çıkacaksın."

Ben böyle yorumladım Erdoğan'ın sözlerini...

Bu bücürün haddini bildirmek nedense bir Türk siyasetçiye düşüyor ya ben ona yanıyorum...

Nerede O kocaman kelli felli Suudi Kralı, nerede o bol paralı körfez prensleri...

Hani o demokrasi düşmanı dediğimiz Saddam ve Kaddafi vardı ya...

Onlara rahmet okumaktan kendimi alamıyorum bu şerefsizleri görünce...

                                                                                              ***

Macron, o ateş fışkıran diliyle kasten ve bilerek İslam'a saldırıp oy değiştirmeye çalışırken, Rihanna adlı o dünyaca ünlü şarkıcı da kendi adını taşıyan markanın iç çamaşır defilesinde İslam ulemasının hadisli uyarısını dikkate almış ve Müslümanlardan özür dilemiş... İşte bir zariflik ve nezaketle hainlik, kin, nefret, arasındaki kişisel fark burada... Macron Efendi, Afrika'da dedelerinin katliamlarını unutmuş Müslümanlara saldırmaya çalışıyor...

Sana boyun kadar bir kazıkla, bir sopa lazım ama o da Fransız halkının sorunu...