Şu mübarek Ramazan günü, Bursa'daki mevzuya bakın!

Bursa Kent Konseyi Çalışma Grubu, bir bildiri yayınladı.

Büyükşehir Belediyesi, Bursa Müftülüğü’ne yeni bir yer tayin eder, Müftülük oraya bina yapar ve taşınır.

Şimdi eski binayı yıktılar, o yere de yeni bina yapmak istiyorlar.

İşte, Bursa Kent Konseyi Çalışma Grubu da buna itiraz ediyor ve diyor ki,

"Bina yapma, o alanı meydana dahil et! Sözünde dur!"

Diyanet Vakfı ne diyor;

"Bina yapacağım, meydana terk etmem."

Yer verilerken ne konuşulmuş, "Bina yapılmayacak!" Ama sözleşme imzalanmamış!

Niye?

Müftülük sözünde durur diye!

Eğer mesele yukarıda anlatıldığı gibiyse!

Gerçekten de söz verilmişse ve söz tutulmuyorsa!

Mesele buysa!

Söz bitmiştir!

Gündemde varken bu korona!

Dünya malı için neden girilir bu horona!

Bu tartışma, özellikle de şu mübarek günlerde Bursa'ya yakışmadı.

Konuya duyarlılık gösteren Bursa Kent Konseyi Çalışma Grubu üyesi dostlara;

(Suat Gülçimen, İsmail Hakkı Kavurmacı, Ferudun Baykara, Kenan Sertalp, Hasan Erdem, Ali Tuğcu, İhsan Aydın, Ali Faruk Çolak, Ekrem Çohadar)

teşekkürler...

SÖZLERİNDE DURUYORLAR VE BURSA'YI SAVUNUYORLAR...

HOCAM;

Sözde durmak lazım...

Bir de örnek olmak lazım...

BİZE BÖYLE ÖĞRETTİNİZ CANCAĞIZIM!..

Allah sonumuzu hayır etsin...

***

DERT BİZİM ÇÜNKÜ SEVDA BİZİM

"Milli Ses Ver Projesi" adı altında yürütmüş olduğumuz çalışmanın bir bölümünde "Temiz kaliteyi-Milli Belgelendirme Sistemini" ve TSE'yi savunduğumuz için eleştiriliyoruz!

Yabancılar, yerli yalancılar tarafından ve kendi mahallemizin haylaz, arsız sakinleri tarafından da eleştirildiğimizi biliyoruz.

"Derdi sana mı kaldı?"

"Sana ne?"

"Sen niye karışıyorsun!"

Son yıllarda özel mesaj kutuma ve telefonuma gelen masajlar içinde en çok geçen soru cümleleri bunlar.

Bu içerikteki mesajlara gülüp geçiyorum.

Ama hele de kendi mahallemizden;

"Yine kaşınıyorsun!"

şeklinde mesajlar gönderilince, işte o zaman daha çok motive oluyorum!

Demek ki, rahatsızlık veriyoruz.

Rahatsızlık verdiğimiz için de asla özür dilemiyoruz.

Bir işin doğru veya yanlış olduğunu anlamak istiyorsanız, yaptığınız işi beğenen ve eleştirenlere bakın!

Ne demek istediğimizi, yaşanmış bir örnekle anlatalım.

Ankara'dan gelen bir misafiriyle yemek yiyor.

Dedi ki; "Falancı sizi hiç sevmiyor!"

Ellerini havaya açtı;

"Yarabbi şükürler olsun, şükürler olsun, şükürler olsun!" dedi ve bir Fatiha okudu.

Misafir şaşırdı!

Neden böyle davrandığını sorunca, dedi ki;

"O kimlik ve kişilikteki kişilerin bizi sevmediğine, siz de şahit olduğunuz için Allah'a şükrettim.

Çünkü siz gerçek alemde, ahlaksızların bizi sevmediğine şahitlik edeceksiniz."

Misafir devam etti "Osman KATİPOĞLU sizi çok seviyor!" dedi.

"Osman Bey, TSE, devlet, millet, vatan, bayrak sevdalısıdır. Marka Müslüman'ı değil, İslam'ın Müslüman'ıdır. Bu sınıfa girenler, bu garibi severler..."

 

Ahlaksızlar sizi eleştiriyorsa ve tehdit ediyorsa;

VAZGEÇMEYİN, doğru yoldasınız!

YOLUNUZ AÇIK OLSUN!

Doğru, dürüst ve düzgünler sizi seviyorsa, ŞÜKREDİN, yolunuzu değiştirmeyin...

Allah yar ve yardımcınız olacaktır...

***

"Yazılarında TSE'ye fazla yer veriyorsun!" diyen dostlar...

Bakın bu yazıda TSE'ye yer vermedim ama yukarıda iki yerde TSE dedim...

 

Yine dayanamadım, yazıyı gene TSE ile bitirdim.

Kaliteli kalın, TSE markalı ürün kullanın ki kaliteniz düşmesin, karakteriniz zaafa uğramasın...