Ay başından itibaren normalleşme  kapsamında bir dizi kararlar alındı.
Geçen hafta buradan, alınan kararların mevcut salgın tablosuna göre yetersiz olduğunu ve işe yaramayacağını yazmıştık.
Daha bir hafta geçmeden dediklerimizin doğrulu teyit edilmeye başladı.
Bir çok bölgede ek önlemler alınmak zorunda kalındı.
Bu önlemlerden biri de HES kodu uygulamasıdır.
Ancak bu uygulamanın da  son derece yetersiz kalacağını belirtelim.
HES kodu nedir?
"Hayat Eve Sığar" diye ortaya atılan abstrakt  tabirin kısaltılması.
Güya corona açısından bir risk taşıyıp taşımadığınızı gösteren bir kod.
Neye göre?, Kime göre?
Oturduğun bölgeye göre mi, çalıştığın yere göre mi, kullandığın toplu taşıma aracına göre mi, hastalık geçirip geçirmediğine göre mi yoksa karantinaya alınıp alınmadığına göre mi?
Ki toplumun %90 gibi çok büyük bir oranı zaten vürüs taşısa bile ya hiç belirti göstermiyor, ya da belirti olsa bile çok hafif geçiştirdiğinden herhangi bir sağlık kuruluşuna başvurma gereği duymuyor ve  kayıt altına da alınmadığından HES kodları temiz çıkıyor.
Yani bu kod uygulaması somut ve etkili dayanağı olmayan bir  uygulamadır.
"Hiç bir şey yapılmıyor" denilmesin uygulamasıdır.
Her yer virüs kaynıyor, kimin taşıyıcı,kimin asemptomatik hasta olduğu belli olmayan bir ortamda bu kodu uygulasan ne olacak, uygulamasan ne olacak?
Bu uygulama belki salgının ilk günlerinde risk belirleme ve buna göre tedbir alma açısından bir miktar etkili olabilir ama virüs her yere nüfus etmişken ve herkesin potansiyel taşıyıcı olma ihtimali varken  böyle bir uygulama boşuna zaman harcamaktan başka bir şey değildir.
Zaten sağlığı yönetenler  daha başından çok büyük stratejik hata yaptılar:
Üçüncü dalga göstere göstere geldiği halde Kasım ayında gelen dalgada  olduğu gibi önlemler arttırılacağına normalleşmeye gidilmeye kalkışıldı.
Bu inanılmaz hatanın sonuçlarını insanımız çok ağır şekilde hissedecektir.
Bu virüs ülkemizde ilk tespit edildiğinden tam bir yıl geçti ve bir yılın sonunda görülüyor ki virüsle mücadelede zerre kadar bir ilerleme yok.
Aslında bu durum dünya genelinde de aynı.
Herkes aşılara umut bağlamıştı ama biz bu aşı konusunda ilk gğünden beri  uyarılarda bulunmuştuk beklentilerin çok uzağında kalacaklar diye.
Nitekim gerek "etkinlik", gerek "güvenirlik" konusunda her gün gelen yeni bilgiler ışığında birçok sorun olduğu ortaya çıkıyor.
"Etkinlik" konularında beklenenin altına kalacaklarını, ama asıl  "güvenirlik" konusuna özellikle vurgu yapmıştık, ki her gün aşılarda ciddi hatta ölümcül yan etkiler ortaya çıktığı haberleri geliyor.
Oysa tıbbın temel felsefesi "Önce zarar verme"dir.
Aşılar hakkında özellikle vurgu yaptığımız konulardan biri önceden geçirmiş veya o anda hastalığı geçiren kişilere yapılan aşı konusuydu.
İlla yapılacaksa testi negatif çıkanlara yapılması gerektiğine değinmiştik.
Çünkü bir kişide antikor oluştuysa ekstra ona antikor oluşması için aşı yapılması farklı mekanizmaları tetikleyebileceği, yani henüz daha gündeme gelmedi ancak hastalığı geçirenlerin aşılanması ciddi olarak "sitokin fırtınası" fenomenini tetikleyebileceğini özellikle vurgulamıştık.
Sitokin fırtınası corona hastalarının en önemli ölümcül sebeplerinden biridir.
Ki bazı kişilerde yan etki olarak tam da bu belirtilerin çıktığını görüyoruz.
Yani mikrotrombüs oluşumları ve akabinde pıhtılaşma sisteminde gelişen sorunlarla beraber akciğer ve böbrek gibi hayati organların etkilenmesi.
Aşı konularında ileriki haftalarda daha çok yazarız, ki sebepler de olacaktır.
HES koduna dönecek olursak:
Tamamen "laf olsun torba dolsun" uygulaması olduğunu ve hiç bir işe yaramayacağını çok yakın zamanda hep beraber şahit olacağız.