Ülke olarak yeni tip koronavirüsle tanışmamızın ve mücadele etmemizin 151. günü; yani 4 ay 29 gün...

Yüce dinimiz İslam, helal geçim ve kazanç kapısının en doğru yolunu çalışmak olarak göstermiştir. Dinimiz çalışmaya büyük önem vermiştir. Çalışmayı aynı zamanda ibadet olarak kabul etmiş. Dinimiz çalışmaya önem verdiği gibi emeğin tam karşılığını ödemenin önemini de çok önemli kılmıştır.

Çalışmak nasıl zorunlu ise çalışanın emeğine karşılık ödeme yapmak da zorunluluktur.

Evine ekmek götürmek için verdiği emeklerin karşılığını alabilmek bazen çok da kolay olmuyor maalesef.

Bunun için dünyada birçok sektörde sendikalar kurulmuştur.

İslam’da yüksek bir öneme sahip olan emeğin itibarsızlaştırılması, suiistimal edilmesi, bilerek geciktirilmesi veya emeğe göz dikilmesi çok tehlikelidir.

İşçinin hayatı ve sağlığının, işvereninkinden hiçbir farkı yoktur.

Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v.); "Köleler sizin kardeşlerinizdir. Onlara yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin. Onlara güçlerini aşan bir iş teklif etmeyin. Onlara kim zor bir iş teklif ederse kendisi de yardımcı olsun. Allah onları sizin emrinize verdiği gibi, dileseydi sizi de onların emrine verirdi" buyurmuştur.

Cihan Padişahı “Muhteşem” Kanuni Sultan Süleyman, Süleymaniye Camisi’nin temeli atılmadan Cami’nin mimarı Mimar Sinan’a bir ferman gönderir:

"Sakın camide çalışan kullarımın yevmiyesi geciktirilmeye, günlük olarak verile… Cami hayrında çalışan kullarımın hakları alnının teri kurumadan verile… Hesaplar dikkat yapılıp, hesap hatası yapılmaya…"

Ferman üzerine Mimar Sinan, cami inşaatında çalışanların yevmiyelerini haftalık olarak değil günlük olarak vermeye başlar. Bunun için de caminin avlusuna bir çadır kurulur, bu çadırın adı ‘Hesap Çadırı’ olur.

Çalışanlar işi bitince bu çadıra gelir, buradan yevmiyesini alır.

Mimar Sinan, bu çadırı sadece yevmiye dağıtmak için değil aynı zamanda bir sendika gibi de kullanarak, işçiler ve ustalar arasındaki sorunları da burada çözüme kavuşturur...

Çadıra gelen işçilerin sorunları dinlenir ve gerekli tahkikat yapılıp sonuca bağlanırdı.

Mimar Sinan bu hatırayı yaşatmak ve gelecek nesillerin ibret alması için bir çeşme yaptırır. Bu çeşme ‘Hesap Çeşmesi’ ve ‘Çadır Çeşme’ olarak tarihin sayfalarına ve su gibi aziz gönüllere akar...

‘Sevmek için "yürek", sürdürmek için "emek "gerek’

Ebû Hüreyre (r.a.), Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etti:

Allah Teâlâ buyurur ki: Üç kimse vardır ki, Kıyamet günü ben onların hasmıyım. Ben, her kimin hasmı olursam, onu helak ederim. O üç kimse şunlardır:

1. Bana karşı söz verip, sonra vaadinden dönen.

2. Hür bir kimseyi (köle gibi) satarak parasını yiyen.

3. Bir işçi çalıştırarak ondan istifade edip de ücretini vermeyen kimsedir.

İşveren işverenliği, iş gören de işgörenliğini layıkıyla yaptıklarında huzur ve bereket olur...

Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız.’