Güveniyorum, güveniyorsun, güveniyoruz ama...

İnsanların arasındaki en güçlü bağ şüphesiz ki güven.

O kadar güçlü ve etkili bir duygudur ki insanı tanıtır, sevdirir, kişiliğini ortaya koyar. 

En güzel insan güven verendir.

Öyle bir devirdeyiz ki ihaneti, vefasızlığı göz ardı eder olduk. Üzenlere, arkamızdan konuşanlara hep tekrar tekrar güvendik. Aslında güven tek kullanımlıktır ama hep ikinci şans vermeyi tercih ediyoruz. 
Hayatlarımız kişiliklerimiz hep çıkar üzerine oldu. Güven öyle bir hal aldı ki insanı enayi yerine koydurur oldu. Oysa güvenilir olmak Hakk’ın katında şereftir ve “Kişinin kalbinde iman ve küfür bir arada bulunmaz. Güvenilirlik ve hainlik bir arada olmaz. Mümin insanların kendisine güvendiği kimsedir Müslüman, dilinden ve elinden Müslümanların salim olduğu kişidir. Nefsim kudret elinde bulunan Allah’a and olsun ki, kötülüklerinden komşusunun emin olmadığı kimse cennete giremez” [Buhari] hadisiyle bu güzelce özetlenmiş. 

Çok güvenirseniz aldanırsınız ama hiç güvenmezseniz hayatınız azapla geçer.
Hani derler ya bu devirde en çok Azrail’e güveneceksin en azından niyeti, belli diye.

Güven ruh gibidir, terk ettiği bedene asla geri dönmez.

Hayatınızda ki kişiye öncelikle güvenin. Yoksa huzur bulacağınız ve mutlu olacağınız bir yuvanız olamaz.

..Ve her daim size yokluğunda varlığını hissettirecek kişiye güvenin.

..Ve asla vefasızlara gitmeyin. Tek kalın bir başınıza kalın ama asla, sevdiğiniz kadar sevmeyene ve değer vermeyene, düşünemeyen ve sözünü tutmayana gitmeyin