Son koronavirüs tehlikesinde millet olarak da birçok şeyi öğrenmiş olduk.

Bunların en başında kişi başı milli gelirleri, yani insanların yaşam standartları mevzubahis olduğunda bunun sağlık hizmetlerinin etkin kullanımıyla paralellik taşımaması.

Bir tarafta kişi başı milli gelirleri göz önüne aldığınızda 30-40-50 bin dolarlık gelirlere sahip ülkelerin sağlık altyapısına yeteri kadar önem vermemesi nedeniyle bu virüs tehlikesi ile baş edemedikleri, baş edemedikleri gibi on binlerce kişinin ölümüne göz yumdukları, acil servislerde doktorlara duruma göre hasta tercihi yapabileceklerinin teklif edildiğini dünya basınından duymuşsunuzdur.

Bu gerçekten mevzubahis insan hayatı olduğunda insanı derin üzüntüye sevk etmekte,

kendi milletimiz söz konusu olmasa bile.

Ülkemiz bundan aşağı yukarı 15-20 yıldır sağlık sektörüne büyük yatırımlar yapmakta, sağlık ordusunu genişletmektedir.

Son 4-5 senedir de Şehir Hastaneleri ile gerçekten buna son bir yıldız eklenmekte olduğunu görmekteyiz.

Tabii bu yenilenmenin teknolojik anlamda da olduğunu kesinlikle unutmayalım. Televizyonlardaki canlı yayınlarda yoğun bakım ünitelerinin Avrupa'da en çok olduğu ülkenin Türkiye olduğu, Çin'de ilk defa aralık ayı ortalarında virüs gözükmeye başladığında erken tepki olarak Sağlık Bakanlığı'nın hemen Bilim Kurulu'nu oluşturması ve bu konulara gerekli önemi vererek halkın bilinçlendirilmesini de eklediğimizde ortaya güzel bir resim çıkıyor.

Türkiye'nin İtalya, İspanya ve İngiltere başta olmak üzere 40'a yakın ülkeye yapılan teknik yardımlara bakıldığında, gayri safi milli hasılaları göz önüne aldığınızda bizden kat ve kat fazla geliri olan ülkelere sağlık malzemesi ve ekipmanları göndermesi ayrıca bizler için de bir gurur kaynağı olduğunu söylemek istiyorum.

Son olarak hafta sonu, havaların yumuşamaya başlamasıyla sokağa kendilerini atmak isteyen vatandaşlarımıza önlem olarak 31 şehrin sokağa çıkmaması için karar alınması da oldukça isabetli oldu.

Hafta içi ile birlikte 20 yaş altı ve 65 yaş üstü insanlarımızın gerekli yasaklara, uyarılara dikkat etmeleri, geri kalan kısmın da yine mecbur kalmadıkça sokağa çıkmamasının çok önemli olduğunu, önümüzdeki 2 haftalık süreci iyi değerlendirirsek aydınlık günlerin çok yakın olduğunu asla unutmamamız gerekiyor.